28 Temmuz 2012 Cumartesi

Soyaçekim mi?

Soyaçekim mi?

Üç yıllık evli bir hanım hamile kalamamış. Kaynanası ile kocası gelini ve gelinin anasını suçlayıp duruyorlar, sanki kabahatin gelinde olduğunu kesinlikle biliyorlarmış gibi her gün söyleniyorlarmış.
Bir gün kaynanası gelini almış, Nasreddin Hoca'ya götürmüş :
- "Hoca efendi, gelinimin üç yıldır çocuğu olmuyor. Nerden bu aileden kız aldık! Muska mı yazarsınız? dua mı okursunuz? derdimize bir çare bulun" diye

Mizahsen

27 Temmuz 2012 Cuma

Allahın işine akıl sır ermez

Allahın işine akıl sır ermez

Nasreddin Hoca'nın iki yüz akçe parası kaybolmuş. Bulunması için dua etmeye başlamış. O sırada Akşehir'in zenginlerinden birinin bindiği gemi yolda fırtınaya tutulmuş. "Eğer sağ salim memleketime varırsam Hoca'ya iki yüz akçe vereceğim" diye adakta bulunmuş.
Adam kurtulup gelmiş, Hoca'yı bulup parayı vermiş.
Hoca bir süre düşündükten sonra:
- "Allah'ım bu ne dolambaçlı yol! Bu parayı ben nerede yitirdim,

Mizahsen

26 Temmuz 2012 Perşembe

Ya tutarsa? Komik karikatür

Nasreddin hocanın meşhur göle maya çalma fıkrası vardır bilirsiniz hani ya tutarsa? Bu karikatür de onun rövanşı

Mizahsen

Gönlüm razı olmadı

Gönlüm razı olmadı

Nasreddin Hoca, kasabadan Kur'an-ı kerim, tefsir ve ilmihal gibi bazı kitaplar almış. Bir çuvala yerleştirmiş. Çuvalı sırtına almış, eşeğine binmiş köyüne doğru gidiyor.
Yolda Hoca'yı görenler :
- " Bre Hoca, çuvalı niye kendi sırtına aldın ?" diye sormuşlar.
- "Ne yaparsın" demiş Hoca, "zavallı hayvan zaten benim bütün kahrımı çekiyor. Kendi bindiğim yetmiyormuş gibi çuvalı da ona taşıtmaya gönlüm razı

Mizahsen

Sesimin Arkasından Koşuyorum

Sesimin Arkasından Koşuyorum

Hoca ikindi ezanını okumağa başlamış. O sırada bazı komşuları evlerinin önlerinde birbirleriyle konuşuyorlar, sanki ezan sesini duymuyor gibi davranıyorlarmış. Aslında O komşular camiye de pek sık gelmiyorlarmış. Hoca sesini biraz daha yükseltmiş, amma bakmış ki fark eden bir şey yok. O tarafa doğru koşmaya ve koşarken de ezanı okumaya devam etmiş.
O komşulardan birkaç kişi Hoca'ya bir şey olduğunu düşünerek yanına

Mizahsen

15 Haziran 2012 Cuma

Nasrettin hocanın yüzüğü

Nasrettin hocanın yüzüğü

Bir gün Nasrettin hoca kapının önünde birşey arıyormuş birisi hocaya sormuş ne oldu hocam birşey mi arıyorsunuz. Hoca evet yüzüğüm kayboldu. Adam sormuş nerede düştü hocam? Hoca içeride demiş. Adam ozaman neden içeride aramıyorun. hoca içerisi karanlıkta ondan.

Mizahsen

Nasrettin hoca elma satıyor

Nasrettin hoca elma satıyor

Bir gün nasrettin hoca elma satıyormuş. her gittiğinde alma alma diyormuş. herkeste elmadan bahsetiyor sanmışlar.

ve bir adam gelip bir kilo almış ve elmalar çürük çıkmış.

adam gelip hocam bu elmalar çürük demiş.
hoca ben sana demedimmi alma alma

Mizahsen

Bizde kibir yoktur

Bizde kibir yoktur

Akşehir'liler bir gun Nasrettin Hoca'ya takılır ve sorarlar.
-Hocam senin evliyalar katında ulu bir kisi oldugun söylenir aslı var mıdır?
Hoca'nın boyle bir iddiası elbette yoktur ama bir kere soruldu ya cevaplar;
-Her halde öyle olmalı.
-Boyle kişiler zaman zaman mucizeler göstererek bu özelliklerini herkese kanıtlar. Hoca madem kabullendin göster bir mucize görelim!
Hoca;
-Pekala şimdi size bir numara yapalım der karsisinda durmakta olan

Mizahsen

Halep oradaysa arşın burada

HALEP ORDAYSA ARŞIN BURADA

Palavracının biri başına topladığı üç beş cahile
karşı övünüp duruyormuş:
- İşte ben böyle güçlü ve maharetli bir adamım.
Evet ben Halep'te bulunduğum sıralarda altmış arşın uzağa atlamış bir kimseyim!...
Hoca da bu sırada oradan geçiyormuş. Palavracının yanına yaklaşıp:
- Yaa demiş demek sen altmış arşın atlarsın.
Haydi atla da görelim.
Adam hık mık etmiş. "Ama demiş ben Halep'te
atladım..." Hoca

Mizahsen

Nasreddin hoca ile müzip çocuklar

Nasreddin hoca ile müzip çocuklar

Üç dört çocuk ayaklarını suya sokmuş oynarlarken Nasreddin Hoca'nın yanlarına doğru geldiğini görmüşler. Bir muziplik düşünmüşler hemen:
- Aman hocam diye bağırmış birisi. Ayaklarımız birbirine karıştı. Bir türlü bulamıyoruz.
- Ya demiş, Nasreddin Hoca, ben şimdi bulurum
onları.
Eline geçirdiği sopa ile başlamış su içindeki ayaklara vurmaya.
Çocuklar zıplayıp kalkmışlar sudan. Hoca gülmüş:
- Tamam

Mizahsen

Nasreddin Hoca'nın namaz fıkrası

Nasreddin Hoca'nın namaz fıkrası

Nasreddin Hoca, bir gün ağacın altinda namaz kiliyormus.Ağaçta bulunan başka biride onu izliyormuş.Namazi bitiren Nasrettin Hoca daha sonra namazinin kabul olmasi icin Allah'a dua etmeye baslamis.
-"Allahim sen namazimi kabul et " Agacda ki adam:"Etmeeeeem" diye cevap vermis Nasrettin Hoca şaşırmış.
Tekrarlamiş:Allahim sen namazimi kabul et diyerek tekrarlamış.
-"Etmeeem" Nasrettin Hocanin şaşkinligi iyice artmiş .
Tekrar :

Mizahsen

Nasreddin hoca öleceğimi de söyle bari

Nasreddin Hoca bir gün ormana gitmiş.Bir dalın üstüne oturmuş, başlamış kesmeye.Aşağıdan geçen bir yolcu Hoca'ya seslenmiş:
- Be adam! İnsan oturduğu dalı keser mi ? Şimdi düşeceksin.
Hoca adama aldırmamış; işine devam etmiş.Az sonra dal kırılmış.
Hoca, birdenbire düşmüş.Düştüğü yerden perişan bir şekilde seslenmiş:
-Düşeceğimi bildin ne zaman öleceğimi de söyle

Mizahsen

Ben de bunu düşünüyordum

ben de sen gelmeden önce bunu düşünüyordum

Nasreddin Hoca bir gün bahçeye girmiş ve çuvala eline ne geçerse koparıp doldurmaya başlamış.bu sırada bahçenin sahibi çıkagelmez mi ? Hoca ile aralarında şu konuşma geçmiş:
- Ne arıyorsun burada
- Beni bu sabahki fırtına attı buraya.
- Bunları kim kopardı peki?
- Fırtınanın zoruyla neye tutunayım dediysen elimde kaldı
- Ya çuvala kim koydu bunları?
- İşte kardeşim ,ben de sen gelmeden önce

Mizahsen

Mavi Boncuk Nasreddin hoca

Mavi boncuk

Nasreddin Hoca, iki kadınla evliymiş. Kadınlar hep bibirlerini kıskanırlarmış. Hep hocaya hangimizi seviyorsun diye hocanın kafasını şişirirlermiş. Hoca buna bir çare bulmaya karar vermiş. Düşünmüş düşünmüş ve bulmuş, ikisinede birer mavi boncuk vermiş. Kadınlar bir daha kimi seviyorsun diye sorduklarında hoca şöyle cevap vermiş: - Mavi boncuk kimdeyse onu seviyorum

Mizahsen

Nasreddin hoca ile Cimri Subaşı

Nasreddin hoca ile Cimri Subaşı fıkrası

Nasreddin Hoca cimri Subaşı'yı hiç sevmezmiş. Bir gün Subaşı Hoca'ya tazı ısmarlamış.
- "Hoca efendi, senin tanıdığın çoktur. Bana bir tazı bul. Tavşan kulaklı, karınca belli olsun."
Bir kaç gün sonra Hoca, tombul bir sokak köpeğinin boynuna ip takıp Subaşı'ya götürmüş.
Subaşı kızmış :
- "Hoca efendi, ben senden ince belli tazı istedim, sen kocaman tombul bir sokak köpeği getirdin!"

Mizahsen

Katmerli ahmak fıkrası

Katmerli ahmak

Nasreddin Hoca, değirmene öğütülmesi için biraz buğday götürmüş. Buğdayı öğüttürmüş, öğüttürmüş, ama bu sırada başkasının başkasının çuvalındaki unu avuçlayıp kendi çuvalına doldurmaya başlamış. Değirmenci işin farkına varıp:
"Ne yapıyorsun? "deyince, hoca boynunu bükmüş:
"Ben ahmak biriyim. "demiş. Değirmenci bu cevaba kızmış:
"Madem ahmaksın niçin ken çuvalından başkasınınkisine doldurmuyorsun? "diye

Mizahsen

18 Nisan 2012 Çarşamba

Kayserili fıkrası zil çalmak

Zili NASIL ÇALARMIŞ

Uzun yıllardır görüşemeyen iki Kayserili arkadaş, bir gün yolda karşılaşırlar.Kucaklaşıp hasret giderdikten sonra biri diğerine;
-"Bu kadar zamandır görüşmedik.Akşama yemeğe bize gel..Yer,içer sohbet ederiz" dedi.
Öteki bir Kayseriliden beklenmeyecek bu cömertliğe şaşarak;
-"İyi ya,gelirim..Yalnız bana adresi ver" dedi..
Arkadaşı;
-"Falanca mahalle, filanca sokak" diye tarife başladı. "İşte o sokağa gelince soldaki büyük

Mizahsen

Kayserili fıkrası aynı ilaçlar

aynı ilaçlar

Doktor, muayenehaneye ilk kez gelen hastadan 50 bin, sonraki muayenelerde 30 bin lira alıyordu. Bunu öğrenen Kayserili, muayeneye ilk gidişinde:
-İşte yine geldim doktor bey dedi. Doktor soyunmasını söyledi. Muayene etti, ücretini aldı,
-Sağlığınız düzeliyor. Aynı ilaçları kullanmaya devam

Mizahsen

Üçüncü maddeden!

üçüncü maddeden!

Zamanın birinde avukat olmadığı için dava vekilliği yapan bir Mevlüt Amca varmış.
Vatandaşın hukuki sorunları için uğraşır, dertlerine deva olurmuş.
Mesela, bir tarla için dava açılıyor. Vatandaşın hakkı gasp olmuş. Mevlüt Emmiye varıyor, derdini anlatıyor.
Mevlüt Emmi, dinliyor meseleyi, sakalını sıvazlıyor. Diyor ki:
-Üçüncü maddeden tutturursak tamamdır!
Bir cinayet davası, yahut bir kavga veya kız kaçırma olayı var.

Mizahsen

Kayserili trende yolculuk eder

Kayserili trende yolculuk eder

Kayserili, trende yolculuk etmekte... Karşısında oturan zatla tanışır. Dereden tepeden konuşurlarken:
-Gel seninle birbirimize bilmece soralım der.
-Önce ben sorayım; bilirsen ben sana bin lira veririm. Bilemezsen 10 bin liranı alırım. Sonra sen bana sorarsın; bilirsem 10 bin liranı alırım, bilemezsem bin lira veririm.
-Tamam, der adam, sor bakalım
-Söyle öyleyse: Üç ayaklı hayvan nerde yaşar? Öteki yolcu düşünür, bilemez:

Mizahsen

Kayseri ile şeytan fıkrası

Kayseri ile şeytan

“Kayserili şeytan gibi zekaya sahip”, “şeytana pabucunu ters giydiren Kayserilinin yanında şeytanın lafı mi olur”, sözleri şeytanın kulağına sık sık çalınmaya başlayınca, bu sözleri içine sindirememiş. Şeytan, Kayserili biri ile ortak arazi ekmeyi planlar. Şeytan der ki kendi kendine: Göreceğiz bakalım, şeytan mi daha kurnaz, Kayserili mi? Ve gün gelir Kayseriliye sözü açar: -Seninle ortak bir pancar ekelim deyince Kayserili: -Hay

Mizahsen

Nasreddin hoca üzüm manisi

üzüm manisi

Nasreddin hoca akşehirde yaşarken bir arkadaşı onlara konuk olmuş. Bu konuğa Nasrettin hoca çeşitli şeyler hazırlatmış. Tam yatma vakti gelince obur konuk bir mani söylemeye başlamış.
Bizim iller bizim iller
yatar iken üzüm yerler.
Nasrettin hoca konuğunun ne demek istediğini anlamış.gece vakti ona üzüm ikram etmeyi uygun bulmadığı için karşı bir mani söylemiş.
Bizde böyle adet yoktur
saklarlarda güzün

Mizahsen

Nasreddin hocadan kısa kısa fıkralar

içinde Ben Olsaydım

Nasreddin Hoca, bir sabah fırtına sesi ile uyanmış.Pencereden dışarı bakmış, ne görsün ?!Kuruması için ipe astıkları gömlek düşmüyor mu?!Başlamış bağırmaya:"Hatun kalk kurban kesmemiz lazım."Sabahın körü neye uğradığını şaşıran kadın telaşla sormuş:- Kurban nereden çıktı efendi.- Gömleğim, gömleğim ipten düştü.- Gömlek düştü diye kurban kesildiği nerede görülmüş?! - Deme öyle hatun, ya içinde ben olsaydım

Mizahsen

Kuyruklu Yalan

Kuyruklu Yalan

Birgün, Nasrettin Hoca, camide bir vaaz veriyordu. Cemaatten bir kısmının esnediğini ve bir kısmının uyukladığını farketti. Bunun üzerine şöyle konuşmaya başladı:

-Bir sabah, Akşehir`den dışarı çıkmıştım. Çayın kenarında dört ayaklı ördekler su içiyorlardı...

Dört ayaklı ördek sözünü işiten cemaat, gözlerini açarak Nasrettin Hoca`yı dikkatle dinlemeye başladı. Bunun üzerine Nasrettin Hoca:

-Yahu!... Siz nasıl

Mizahsen

Nasreddin Hoca ve balık

Nasreddin Hoca ve balık

Hoca yolculuk sırasında mola verip bir hana girer, bu sırada hana bir başka yolcu daha girer ve ikisi birden hancıdan yiyecek bir şeyler isterler. Fakat hancı yiyecek olarak sadece bir balık olduğunu söyler ve bunu paylaşmalarını önerir. Bunun üzerine Hoca:

- Ben balığın sadece başını yiyeceğim der.

Hancı bunun nedenini sorar. Hoca da:

- Balık başı zekâyı artırır, balık başı yiyen insan akıllı olur, der.

Bunun

Mizahsen

Nasreddin hoca'nın resimli fıkrası

Nasreddin hoca fıkraları


Resimli nasreddin hoca

Mizahsen

Kısa temel fıkraları

Kısa temel fıkraları

Temel Gösteriş

Temel'e her dakika aptallığını niye gösteriyorsun diye sorarlar.
O da cevap verir:
- İnsanın pi şeyi var da cöstermezse ne faydası olayı?

Temel İddia

Temel ile Cemal tuttukları balığın dişi mi erkek mi olduğu konusunda
iddialaşmış. Temel çözüm önermiş.
- Yüzbaşıya soralım.
- O ne pilir ki?
- Ama dediğu dediktur.
Temel Aritmetik
Aritmetik öğretmeni Temel öğrencilerinde şikayet ediyormuş,
-

Mizahsen

Kim daha salak

Kim daha salak

İki genel müdür oturup dertleşiyorlarmış... Biri odacısından şikâyet etmiş:
-“Yahu benim odacı çok salak... Bıktım usandım bu herifin salaklığından. İyi adam, dürüst adam, ama çok salak...”
Diğer genel müdür içini çekmiş:
-“Sorma yahu, benimki de öyle. Öyle salaklıklar yapıyor ki insanı çıldırtıyor.”
-“Seninki benimki kadar salak olamaz.”
-“Sen bir de benimkini gör. Benimki kadar salağı bulunamaz...”
Sonunda

Mizahsen

Şakadan hiç hoşlanmam

Şakadan hiç hoşlanmam

Nasreddin Hoca çarşamba pazarında gezintiye çıkmış. Dolaşırken birden ensesinde bir tokat hissetmiş ve kendini yerde bulmuş. Hemen kalkmış arkasına bakmış, bide ne görsün iri yarı bir adam. Nasreddin Hoca:
-Bana sen mi vurdun? Adam:
-Evet ben vurdum.. Nasreddin Hoca:
-Şakamı yaptın yoksa gerçekmi vurdun? Adam:
-Gerçek vurdum ne olacak..? Nasreddin Hoca:
-Haa… iyi öyleyse, ben şakadan hiç hoşlanmam

Mizahsen

Mizahsen

Mizahsen Nedir? Mizahsen Ne demektir?

Mizahsen; Mizah (güldürü) yapılan yer ve Mizahi (güldürücü) anlamlarını taşır.

Mizahsen.COM

Türkiyenin gülen yüzü olmaya aday bir güldürü sitesi olmayı amaçlıyoruz. Daha çok Milli kültürümüzün ürünü olan fıkraları (Nasreddin hoca, Bektaşi fıkraları, Karadeniz fıkraları, Anadolu ve bir çok bölgemizdeki fıkra tiplerinin fıkralarını yayınlıyoruz.

Mizahsen

Kısa Fıkralar

Kısa Fıkralar

İSTİKAMET Temel trene binmiş, Kontrol gelmiş, biletinin İstanbul'a olduğunu, trenin Ankara'ya gittiğini söylemiş. Temel kendinden emin:
- Peçi maçinist yanlış istikamete cittiğini piliy mi?


BİSKUVİ Acemi er, levazim bascavusuna yakinir : -Bascavusum, bize yemekte ordek boregi verdiler.Yemin ederim ki, icinde bir gram bile ordek eti yoktu. -O halde? diye yanitlar bascavus.Sen hic asker biskuvisi yedin mi? -Sey...yani evet, bascavusum. -İcinden hic

Mizahsen

Nasreddin hoca Buna değmiş, buna değmemiş

Buna değmiş, buna değmemiş

Nasreddin Hoca'nın komşusunun iri yarı toy bir delikanlı olan oğlu, sıcak bir yaz gününde ormana gidip odun hazırlamağa karar vermiş. Gittiği baltalık ormanda su yokmuş. Herkes heybesine bir testi su koyar öyle gidermiş. Delikanlı ise, "Su testisini taşıyacağıma iki üç karpuzu taşırım, daha iyi olur. Nasıl olsa dönüşte odunları sırtlayıp getireceğim. Birde toprak testimi kırmadan geri getirmeye uğraşmayayım" diye

Mizahsen

Komik cehennem karikatürleri

Komik cehennem karikatürleri



Cehennem'de bile kadın, adamın başınının etini yiyor :)



Azrail ile arkadaşık adamı cehenneme götürür..



Amerikan vatandaşlarının yeri belli oldu :)



Jetski'ye binip gelseydi ya içerde sörf yapardı :)



Niyaz abi hiç oralı değil :)



Adam hevesleniyor vah vah

Mizahsen

Nasreddin hoca fıkraları

Zaten inecektim

Hoca eşeğine binmiş. Alımlı, çalımlı dolaşıyormuş. Tam bir köylüsünün yanından geçiyormuş ki. Dengesini kaybedip düşmüş. Adam başlamış gülmeye. Çalımı bozulan Hoca fena öfkelenmiş. Ne gülersin be adam diye bağırmış. Düşmesem de inecektim zaten.

Kavuğun içinde ben de vardım

Hoca bir gün arkadaşıyla konuşuyormuş arkadaşı demiş ki: – “Ya hocam dün sizin evden bir ses çıktı. Neydi o?” Hoca: – “Hiç sadece

Mizahsen

Komik karikatür resimleri

Komik karikatürler



Güzel espiri

Mizahsen

17 Mart 2012 Cumartesi

Masal dinle



Masal dinlemek

Çocuklar için masalların önemi;

Masallar, çocukların hayal gücünü geliştirir, dil yetisini güçlendirir.
Çocukların gelişiminde en önemli etken şüphesiz masallardır. Masallar, çocukları içinde yaşadıkları ortamdan uzaklaştırıp bambaşka diyarlara götürmektedir. Masallarda anlatılan çeşitli hikayelerde iyilerin, doğrunun galip geldiği her zaman iyilerin kazandığı mutlu sonlar ve yaşanmış gibi anlatılan hikayelerden alınan dersler çocukların hayat karşısında ne yapması gerektiğinin kısa bir özetidir.

Her zaman iyinin, doğrunun kazandığı masalları çocuklarınıza dinletmeyi unutmayınız.

Masal dinle

28 Şubat 2012 Salı

CENNETİN ANAHTARI FIKRASI

CENNETİN ANAHTARI

Mahmut ölünce cennetin kapısında kuyruğa girer. Hemen önünde bekleyen adam peder...dir. Kapıda bir melek beklemektedir. Melek pedere sorar;
"Hiç günahın var mı peder?".
Peder; "Aziz melek ben rahiptim. Tüm hayatım boyunca hep tanrıma dua ettim. Karıma ve çocuklarıma sadık kaldım. İnsanlara ve hayvanlara hep yardım ettim."
Melek; "Çok iyi, bunları biliyorduk zaten. Al sana cennetin gümüş anahtarı." der ve sonra Mahmut'a döner;
"Senin

Mizahsen

Allah'ın Rahmeti

Allah'ın Rahmeti

Nasrettin hoca birgün camdan yağan yağmuru seyrediyormuş. Yağmurdan kaçan bir adama gözü takılmış. Camı açmış adama bağırarak ;
- Neden Allah'ın rahmetinden kaçıyorsun demiş. Adam hocaya cevap vermeden kaçışına devam etmiş.Ertesi gün adam camdan yağmuru seyrederken Hoca dışarda yağmurdan kaçıyormuş. Bunu gören adam Hocaya ;
- Hocam Allah'ın rahmetinden kaçılır mı? Neden kaçıyorsun?
Hoca cevap vermiş ;
- Allah'ın rahmetine

Mizahsen

Ümmet-i Muhammed'in selami var

Ümmet-i Muhammed'in selâmi var fıkrası

Üniversitede okuyan bir ögrenci yil sonu sinavlarina girmis ve arkadasina:
Ben memleketime gidiyorum, sinavlar belli olduktan sonra bana sonuçlari
bildir, ancak telefona ben çikarsam bana söylersin.
Telefona annem çikarsa zayifim olmaz da eger bir tane olursa Ebubekir'in selâmi var, dersin.
Iki zayif imkansiz da eger olursa Ebubekir'in Ömer'in selâmi var, dersin.
Üç zayif hiç olmaz da eger olursa Ebubekir'in, Ömer'in, Osman'in

Mizahsen

Temel Cuma namazına gitmez..

Cuma namazı

Padisah birgun bir ferman yayinlayarak o haftaki cuma
namazinda orada yasayan herkesin bulunmasini zorunlu kilmis. Dort bir
yana haber salinmis ve cuma vakti gelmis. Bizim Temel disinda butun
ahali cumaya katilmis.Ertesi gun padisah sadrazami yanina cagirip
sormus:
-Dunku cumaya ahaliden katilmayan var mi ?
- Evet efendim, bir kisi katilmadi. Temel.
- Tiz getirin o deyyusu karsima

Temel'i bulup yaka paca padisahin huzuruna cikarmislar.
Padisah,Temel ve Sadrazam

Mizahsen

Hoca'dan kadınlara vaaz fıkrası

Hoca'dan kadınlara vaaz fıkrası

Camii hocası, hanımlara vaaz veriyormuş. Kadınlardan biri sormuş
-Hocam bir muhendisle beraber olursam onun cezası ne kadar ?
hoca,

- 3 sene demiş

- avukatla olursam?

- 5 sene

- doktorla olursam?

- 4 sene

- peki hocam hocayla olursam?

Hoca :
- seni gidi seniii ..
sen cennete gitmek istiyorsun galiba...

Mizahsen

Kısa kısa fıkralar

Karne günüdür. Küçük çocuk okuldan döner. Annesi: "Karnen nerede yavrum?" diye sorar. Çocuk gülerek cevaplar: "Arkadaşıma ödünç verdim, babasını korkutacakmış!"

*

İngiliz "Golf için bir sopa, bir top ve bir delik gerekir. Bende bir sopa var." demiş. Fransız "Bende de bir top var." demiş. Temel; biraz düşünmüş "Ben oynamıyorum ula!" demiş.

*


Temel bi gun kahveye girmis. Ustu basi yirtikmis. N'oldu diye sormuslar.
Temel: "Kaynanami

Mizahsen

Nasreddin hoca "cennet ile cehennem"

Nasreddin hoca fıkraları

Adamın biri sormuş Nasreddin hoca`ya;

"hocam,insan lar böyle ne vakte kadar doğup ölmeye devam edecek"

Nasrettin hoca da cevap hazır zaten;

- "cehennem ile cennet ağzına dek doluncaya kadar."

Nasreddin hoca fıkraları türkiyenin mizahi fıkra sitesi mizahsen.com

Mizahsen

Nasreddin hoca'nın alacaklısı

Nasreddin Hoca, parasini geri istemek icin defalarca kapisini calan alacaklisina kapiyi acmis.

-Yakinda, demis, yakinda parani odeyecegim.

-Ne zaman?

-Dinle bak...Bizim duvar kenarina yol boyunca cali tohumu ektim.

-Ve?

-Ve tohum ilkbaharda yeserecek ve cok calimiz olacak...

-Evet, suphesiz! Sonra?

-Bu caddeden cok koyun surusu gecer. Gecerken, gecen

koyunlarin yunleri calilara takilacak. Ben de yunleri toplayacagim. Bizim hanim bunlari egirip ip yapacak. Sonra

Mizahsen

Nasreddin hocanın eşeği yemlenecek

Nasreddin hocanın eşeği yemlenecek

Nasreddin Hoca, bir gün esegiyle odun getirir. Hava da cok sicak oldugundan hem kendisi hem esegi kan ter icinde kalirlar. Hoca odunlari indirir, yerlestirir.

Karisina:

- Hatun, esek cok yoruldu, onu bir yemleyiver, diye seslenir.

Karisida o gün yorgun oldugundan:

- Efendi, benim isim var, sen yemleyiver, der.

Hoca sicaktan iyice bunalmis vaziyette kendini minderin üzerine atar.

- Olmaz! Hic halim yok, veremem, sen ver der.

Mizahsen

Nasreddin hoca ile padişah

Nasreddin hoca ile padişah

Bir gün padisah Nasreddin Hoca ya sormus.

Hocam ben ölünce cennete mi gidecegim yoksa cehenneme mi, söyle bakayim? demis.

Hoca padisahtan korkmadan :

-Cehenneme gidersiniz padisahim? demis.

Padisahin sinirden sakallari titremis.

Bu durumu gören Hoca :

-Kizmayin padisahim ben aslinda size cennete gidersiniz diyecektim fakat sizin cellatlarinizin kiliçlariyla öldürdüğü suçsuz insanlardan cennet dolup tasmis. Bu yüzden cennete

Mizahsen

Nasreddin hoca ile bostancı

Nasreddin hoca ile bostancı

Hoca bir gün boş bir bostana dalar yolar temizler bostanda ne varsa marullar patlıcanlar salatalar. Doldurur bir çuvala tıka basa tam yükü yüklenecekken Çam yarması bir adam peyda olur herif der ne arıyorsun burada hoca bir düşünür ve cevabı bulur Der ki:

-Dün bir rüzgar çıkmıştı ya o attı beni buraya
-Demek seni buraya atan rüzgar peki ya bu patlıcanlar marullar onları da hep rüzgarmı kopardı

-Evet biraz fazlaca esiyordu beni

Mizahsen

Nasreddin hoca Eşeğe ters binerse

Nasrettin hoca Eşeğe ters binerse..


Bir gün Nasreddin Hoca, eşeğine binerek , arkasına takılan bir kısım insanlarla birlikte, camiden eve dönerken birdenbire durur, hayvandan iner ve yüzü insanlara dönük olarak eşeğe ters biner, yani semere ters oturur. Bunu görenler yaptığı hareketin nedenini sorarlar.
Hoca şöyle der:
— Düşündüm taşındım, eşeğime böyle binmeye karar verdim çünkü saygısızlığı hiç sevmem. Siz önüme düşseniz, arkanızı bana

Mizahsen

Nasreddin hoca ile dilenci

Nasreddin hoca ile dilenci

Allah versin

Nasreddin Hoca damda çalışırken aşağıdan geçen bir dilenci Nasreddin Hoca'ya seslenmiş: — Hoca, aşağıya gel, birşey söyleyeceğim. Hoca aşağıya inmiş.
— Ne var? — Allah rızası için bir sadaka. — Gel benle. Hoca dilenciyi almış yukarı çıkarmış, yukarda:
— Allah versin! demiş. Nasrettin

Mizahsen

Nasreddin hocanın kılıcı

Nasrettin Hoca'nın kılıcı

Nasreddin Hoca zamanında, Akşehir´de silah taşıma yasağı ilan edilmiş. Hoca da bir kılıç kuşanıp, sokağa çıkmış. Bu işin kontrolü ile vazifeli memur, onu bu şekilde görünce yanına yaklaşıp: — "Neden böyle kılıçla dolaşıyorsun?" diye sormuş.Hoca:
— "Bu kılıç, medresede, kitaplardaki yazı hatalarını düzeltmeye yarar" cevabını verince, memur alaylı alaylı:
— "O işi küçük bir çakı da görür, bu biraz büyük

Mizahsen

Nasreddin hoca O Konuşursa, Bu da Düşünür

Nasreddin hoca O Konuşursa, Bu da Düşünür fıkrası

O Konuşursa, Bu da Düşünür

Bir gün pazarda bir papağanın 100 altına satıldığını gören Nasreddin Hoca, evinden bir hindi getirip, 200 altın ister. Herkes Hoca'ya şöyle der;

—Hindi hiç 200 altın olur mu?

—Az önce bunun yarısı kadar kuş, 100 altına satıldı, bu neden 200 altın etmesin.

—O; marifeti olan, nadir bir kuş. Senin benim gibi konuşur.

—O da marifet mi; o kuş konuşursa, bu da

Mizahsen

fil

Hayvanat bahçesinde bakıcı olan Temel, ölen yaşlı filin başında düşünüyormuş. Çevrede onun halini görenler, uzun yıllar bakıcısı olduğu hayvanın ölmesinden etkilendiğini zannederek sormuşlar:

Çok zor geliyor değil mi? Bunca sene ona baktınız...

Temel üzgün bir edayla cevapvermiş:

Çok zor da gömme işini pana verdiler. Şimti pen ne yapacağum, diye

Mizahsen

Balık Avı

Balık Avı

Temel Kuzey Kutbuna gider. Buzda balik avlamak çok popüler olduğunu duyar, hemen kendine bir olta alır ve bulduğu ilk geniş buzlu alanda işe girişir. Tam buzu kırmaya çalısırken gümbür gümbür bir ses duyar:
-"Orada balık bulamazsin !".
Ne olduğunu anlamayarak etrafına bakınır, ama sesin nereden geldiğini çözemez. Biraz ileriye gidip tekrar buzu kırmaya çalışırken ayni ses yine duyulur:
-"Sana söyledim geri zekalı, orada balık bulamazsın

Mizahsen

Temel Amerikada

Burası Amerika

Temel Dallas'daki kuzeni Dursun'u görmeye gitmis. Dursun Temel'i havaalaninda karsilamis. Beraberce disari çikmislar. Temel bir bakmis 10 metre boyunda bir limuzin! "Uyyy, amma da büyük bu, da!"
Dursun hafifçe gülmüs.
-"Temelim burası Amerika! Bura da herbirsey büyük!"
Yola çikmislar, Dursun'un çiftliğinin kapisindan içeri girmisler. Git git bir türlü eve varmiyorlar. Temel saskinlik içinde:
-"Uyy, amma da büyük çiftlik daaa!"
Dursun gene hafifçe

Mizahsen

Mafya babası

Mafya babası

Mafya babasi haraclarini toplamasi icin yeni bir tetikci bulur. Sectigi
adam sagir ve dilsizdir. Cünkü baba, bu tetikci yakalanirsa polise fazla
bir sey anlatmasi mümkün olamaz, diye düsünür. Baba, bir gün ödemelerin
geciktigini fark eder ve tetikciyi odasina cagirir, bir de isaret dilini
bilen tercüman buldurur.

Tercüman isaretle sorar:
"Para nerede?" Sagir dilsiz isaretle yanit verir:

"Ne parasi? Benim paradan maradan haberim yok. Neden

Mizahsen

Kedi

Kedi

Adam, karısının kedisinden nefret etmektedir. Kadın evde yokken, arabaya attığı gibi uzak bir mahalleye bırakır hayvanı ve eve geri gelir. Bakar bizimki kanepenin üzerinde mışıl mışıl uyuyor.

Ertesi hafta daha uzağa bırakır. Geri gelir, bizimki gene kanepenin üzerinde. En sonunda alır hayvanı çok uzaklara gider. Akşam evde telefon çalar. Kadın telefonu açar, karşısında kocası.

"Alo? Necla kedi evde mi?"

"Evde."

"Versene şunu bana.

Mizahsen

Komik karikatür resimleri

Komik karikatürler



Güzel espiri

Mizahsen

Komik karikatür resimleri

Komik karikatürler



Güzel espiri

Mizahsen

Komik karikatür resimleri

Komik karikatürler



Güzel espiri

Mizahsen

Lütfen bana iyilik yapmayın - Oğuz Aral

Oğuz Aral mizahi yazıları, mizahi yazılar, mizahsen.com

Lütfen bana iyilik yapmayın!


Tam soyunmuş yatmağa hazırlanıyordum ki kapım tekmelenmeye başladı. Oysa dünyanın parasını verip hoş çalışlı bir zil almıştım.

Suat, beni de itekleyip eve daldı. Önce bir koşu gardroba girip kapısını kapadı. Beğenmemiş olacak ki gidip kendini banyoya kilitledi, sonra da çıkıp karyolanın altına girdi.

Kapıyı arkadan sürgüle, zincirini tak!.. Hatta

Mizahsen

Ülkemin ve insanlarımın bana ihtiyacı var - Oğuz Aral

Oğuz aral'ın mizahi yazıları, Ülkemin ve insanlarımın bana ihtiyacı var mizah yazısı.

Ülkemin ve insanlarımın bana ihtiyacı var (Oğuz Aral)

Gazeteye gitmeden önce Şişli Adliyesi'ne uğradım. Savcı bey,

Ooo, nerelerdeydiniz? Kaç gündür uğramıyorsunuz, sizi bayağı merak ettik vallahi dedi.

Bu hava değişimleri yaşlıları sarsıyor savcı bey. 2-3 gün yatak döşek serilip yattım.

Bugün kime dava açacaksınız?

Bizim sokaktaki manav, sebze ve

Mizahsen

Bir zengin adam hikayesi - Oğuz Aral

Bir zengin adam hikayesi


Bir Sayısal Loto káğıdına baktım, bir de televizyonda çıkan numaralara... Sonra bir daha baktım. Televizyondaki numaraları büyük bir dikkatle káğıda yazdım. Kalkıp kendime bir kadeh rakı doldurdum. İki sakinleştirici hapla birlikte rakımı içtim. Sonra Loto káğıdıyla yazdığım numaraları tekrar karşılaştırdım. Ondan sonra evin içinde bağıra bağıra koşuşturmaya başladım. Ne dediğimi anlayamıyordum. Zaten anlaşılacak

Mizahsen

Birlik ve beraberlik ruhu - Oğuz Aral

Mizahsen.COM - Oğuz aral mizahı yazıları, türkiyenin mizahsen sitesinde..

Birlik ve beraberlik ruhu


Geçenlerde Selim'le Yalçın çatkapı geldiler. Selim, Seni dışarı çıkarmaya geldik. Anladık, acın var ama tekkeyi bekleyen derviş gibi kendini eve tıkmana artık razı değiliz. Çık da biraz insan içine karış. Boğaz'da karşılıklı iki kadeh içmeyeli kaç yıl oldu haberin var mı? dedi. Yalçın,

Çiçek Pasajı'nda. diye düzeltti. Ben,

Yahu, şimdi

Mizahsen

Temel ve Maymun

Temel fıkraları, en komik fıkralar türkiyenin mizahsen güldürü sitesinde.

Temel ve Maymun

Nasa uzay üssünde yeni bir deneme yapılıyormuş. Gönüllü başvuranlar arasından Temel, astronot adayı olarak seçilmiş. Ön elemede oldukça sıkı testleri geçen Temel; 3 aylik ikinci bir eğitim ile iyi bir astronot olabilmiş. Beklenen an gelmiş ve Temel bir maymunla birlikte uzay mekiğine binerek havalanmış. Atmosfer aşıldıktan sonra Temel'in ilk işi; kendisine

Mizahsen

Türkiye’nin en komik fıkraları

 

Türkiye’ nin en komik fıkraları

Gülmeye hazır mısınız? Türkiye’ nin en komik fıkralar ını bulabileceğiniz bu adreste fıkra okuyarak eğlenebilir, fıkra gönderebilir, yorum ekleyerek sizde sitedeki ziyaretçileri güldürebilirsiniz. Ziyaretçilerin oylarıyla belirlenen ve en çok okunan fıkralar listesinden seçilmiş fıkraları da okuyabilirsiniz. Yazımızın devamında yer alan ve komik fıkralar sitesinden aldığımız fıkranın sizi

Mizahsen

Kayserili fıkrası

Bu da bir Kayserili fıkrası..

Kayserili

Oğlu, Kayseriliden para istedi:
- "Baba 500 bin lira verir misin?" Kayserili :
- "400 bin mi? Naapcan lan 300 bini. 200 bin neyine yetmiyor. Al sana 100 bin yeter." der ve çıkartıp 50 bin lira verir.
Bunun üzerine oğlu pişkin pişkin güler:

- "Baba bana zaten 50 bin lira lazımdı." Kayserili :

- "Bak kerataya, sahte para vermesem kazıklayacaktı

Mizahsen

Kuyumcu ile köylü

KUYUMCU İLE KÖYLÜ

İstanbul’un taşı toprağı altındır diyerek memleketinden kalkıp gelen bir köylü, kuyumcu dükkanının vitrinini hayran hayran inceliyormuş. Kuyumcu köylünün kıyafetinden dolayı birazda aşağılayarak: "Ne bakıyorsun öyle hemşerim?" demiş. "Hiç... Sizin dükkanda ne sattığınızı merak ettim." Adam alay edercesine cevap verir: "Biz eşek kafası satıyoruz."
Adam: "Allah versin... İşleriniz iyi gidiyora benziyor."
Kuyumcu: "Nereden

Mizahsen

Mehmet bey ile komşusu

Mehmet bey ile komşusu

Mehmet Bey köpeğinin tasmasından tutmuş yolda giderken, hoşlanmadığı bir komşusuyla karşılaştı. Komşu sordu:
- Bu eşekle nereye gidiyorsun?
- Yahu bu köpek be, diye tersledi Mehmet Bey. Köpekle eşeği birbirinden ayıramıyor musun?
Komşu aldırışsız:
- Ben köpekle konuşuyorum. Sen ne diye söze

Mizahsen

Temel yardım istiyor

Temel fıkraları

Yardım

Temel ıssız dağlarda gezerken ayağı kayar ve bir uçurumdan asağı düşerken, yamaçtan dışarı doğru büyümüş bir ağaca zorlukla tutunur.Tek eli ile asılı vaziyette başlar bağırmaya "KİMSE YOK MİDUUUURKİMSE YOK MİDUUUUR!"yakınlarda sesini duyacak kimse yoktur. Temel saatlerce aynı pozisyonda bağırmaya devam eder."KIMSE YOK MIDUUUUR ! KIMSE YOK MIDUUUUR!"Aslen keyfine düşkün olan bu kulunun zor durumunu ve feryatlarını duyan

Mizahsen

Temel'e Mercedes Lazım

Temel'e Mercedes Lazım

Bizim Temel ile Cemal bir gun luks bir otelin lobisinde harika bir hatun gorurler.Temel der ki, 'Ula Cemal, gidip bi bakayim, bu kadindan is cikar mi?'
Temel yaklasir kadina, sorar :
- 'Benimle bi yemek yemek ister misiniz ?'
- 'Bahse girerim su kapidaki Mercedes sizin degil'
- 'Degildir'
- 'Soyle iyi durumda bir banka hesabiniz da yoktur sanirim'
- 'Yoktur'
- 'Karadeniz kiyilarinda soyle iki katli bir ciftlik eviniz de yoktur heralde'
- 'Yoktur'

Mizahsen

Deniz Feneri

Deniz Feneri

Bir savaş gemisi karanlık ve sisli bir gecede yol alıyormuş. Derken kaptan köşkündeki komutan tam karşıda ve uzakta üzerlerine doğru gelen bir ışık fark etmiş. Hemen karsı tarafa sinyal göndererek şu mesajı geçmiş.
-"Derhal rotanızı 30 derece doğuya çeviriniz" Karşıdan anında cevap gelmiş:
-"Sen rotanı 30 derece batıya çevir!" Komutan şaşırmış, biraz da sinirlenmiş, mesajı tekrarlamış:
-"Rotanı derhal 30 derece doğuya çevir,

Mizahsen

Er olan sözünden dönmez - Nasreddin hoca

Er olan sözünden dönmez

Nasreddin Hoca'ya merhumları sormuşlar...

Hocam siz kaç yaşındasınız.

Nasreddin Hoca'da: 40 yaşın dayım der.

3 yıl sonra yine sormuşlar Hocam siz kaç yaşındasınız.

Hoca cevap verrir: 40...

merhumlar şaşırmış. Hocam sen bundan 3 yıl öncede 40 yaşındayım dedin nasıl olur bu?

ER OLAN SÖZÜNDEN DÖNMEZ.

10 yıl sonrada 40 80 yıl sonrada 40 yaşındayım

Mizahsen

Temel Pariste

 

Temel Pariste (THP FIKRASI)

Temel iş için Paris'e gidiyor. İşlerini bitirip akşam uçagı
ile dönmek istiyor. Ama aksilik işte kaçırıyor uçağı.

Mecburen lüks bir otelin yolunu tutuyor. 150 Euro geceliği
olan odada sabahlıyor.

Sabah erkenden resepsiyona uğrayıp çıkışını yapacak.
Bir bakıyor fatura 400 Euro olmuş.

- Ne bu şimdi? diye soruyor.

- Efendim servis ücretleri 100 Euro TKP ve 150 Euro HKP
toplam 250 Euro, artı 150 Euro oda

Mizahsen

Fıkra

Fıkra : Belli bir amacı, savunulan bir düşünceyi ele alan ve bunu en kısa yoldan anlatan, mizah ve hiciv unsurlarını da içinde barındıran sözlü ya da yazılı hikâyelerdir.
Bu özlü hikâyeler tek başına olabildiği gibi, sözün gelişine uygun her hangi bir yazı içinde de düşünceyi daha çekici hâlde ifade etmek amacıyla kullanılır.

Bir yazarın günlük olaylara ya da ülke ve toplum sorunlarına ait her hangi bir konu üzerinde kişisel görüş ve

Mizahsen

Benim inşallah

Benim inşallah

nasrettin hoca birgün camın önünde havaya bakıp hanımına yarın hava iyi olursa tarlaya gidip tarlayı süreceğini kötü olursada evde kalıp evi boyayacağını söylemiş.bunun üzerine hanımı hocaya;
bey;deki inşallah
hoca hanıma;
ya inşallahı maşallahımı var demiş
iyi olursa tarlaya kötü olursa boyaya.
sabah olmuş hava çok güzel hoca tarlanın yolunu tutmuş.derken karşıdan gelen bir jandarma ekibi görmüş.jandarma hocaya yaklaşıp bi

Mizahsen

Kazan doğurdu fıkrası

Doğuran Kazan

Nasreddin hoca, komşusundan ödünç bir kazan alır kazanı verirken içine bir kazan yerleştirir .Komşusu sorar:
-bu ne
-senin kazan doğurdu der hoca da
komşu çok sevinir
ardan bir kaç gün geçer .Hoca yine komşusuna gider
1 2 gün kullanmak için kazanı ister
komşusu
- Hay hay baş üstüne der kazanı sevinerek hocaya verir.
Aradan oldukça uzun bir zaman geçer.
komşu kazanı geri gelmeyince çediklerini giyer
Hocanın evine

Mizahsen

Acemi bülbül

Acemi bülbül

Hocanın canı meyve ister dalar birinin bahçesine. Ağaca çıkar ne bulursa atıştırır. Bahçenin sahibi gelir, "ne yapıyorsun benim ağacımda" der. Hoca ben bülbülüm der. Adam: "hadi ötte bir görelim". Hoca ağzını büzerek bir takım sesler çıkarır. Adam kahka atar: "hiç böyle bülbül olurmu" der. Hoca: "bülbülün acemisi böyle öter"

Mizahsen

Baklava fıkrası

Hocanın Baklava fıkrası

Nasreddin Hoca çarşıda dolaşırken gevezenin biri:
- "Efendi, az önce nar gibi kızarmış bir tepsi baklava götürdüler," demiş.

Hoca aldırış etmeksizin ;
- "Bana ne ?" demiş.

- "Amma, baklava tepsisini sizin eve götürdüler" demiş geveze.
Hoca terslemiş adamı;
- "O zaman sana ne

Mizahsen

Hiçlik Makamı

Hiçlik Makamı

Nasreddin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin?”
“Hiç” demiş Hoca, “hiç kimseyim.”
Dudak büküp önemsemediklerini... görünce, sormuş: “Sen kimsin?”
“Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara.
“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasreddin Hoca.
“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam...
“Daha sonra?..” diye üstelemiş Hoca.
“Vezir” demiş adam.
“Daha daha sonra ne olacaksın?”
“Bir ihtimal sadrazam

Mizahsen

31 Ocak 2012 Salı

Fikra



Fıkra : Belli bir amacı, savunulan bir düşünceyi ele alan ve bunu en kısa yoldan anlatan, mizah ve hiciv unsurlarını da içinde barındıran sözlü ya da yazılı hikâyelerdir.
Bu özlü hikâyeler tek başına olabildiği gibi, sözün gelişine uygun her hangi bir yazı içinde de düşünceyi daha çekici hâlde ifade etmek amacıyla kullanılır.
Bir yazarın günlük olaylara ya da ülke ve toplum sorunlarına ait her hangi bir konu üzerinde kişisel görüş ve düşüncelerini, akıcı bir dille anlatan düz yazılara Fıkra denir. (K.GARİPOĞLU, Kompozisyon Bilgileri, s.239)
Fıkraların başlıca özellikleri; hareketli, ilgi çekici olması, savunulan bir düşünceyi içine almasından başka bir devrin, bir insanın, belli bir zamanın ya da sınıfın özelliklerini, siyasî, sosyal vb. günlük her türlü olay ve sorunları canlandırmasıdır.
Türk edebiyatında fıkra, XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ilk gazetelerle (İlk özel gazete 1860 yılında yayın hayatına giren “Tercüman-ı Ahvâl” dir.) birlikte görüldü. Başlangıçta sadece siyasî ve sosyal konular etrafında yazılan fıkralar, zaman içinde sınırlarını genişletmiş, bugün sanattan spora, ekonomiden siyasete kadar toplumun günlük bütün sorunlarını kuşatmıştır.
Fıkralar:
(1) Gazete fıkraları,
(2) Küçük hikâye niteliğindeki nükteli ve güldürü fıkraları, olmak üzere iki türlüdür.
(1) Gazete fıkraları:
Genellikle, günlük gazetelerin belirli köşelerinde yayımlanan bu tür fıkralarda ortaya konan sorunlar kısa, yalın ve akıcı bir üslûpla anlatılır. Okuyucunun ilgisini sürekli olarak canlı tutabilmek için, fıkra yazarlarının konularında tekrarlara düşmemesi, kapsamlı bir kavrayış gücüne, derin bir kültür zenginliğine ve geçmişle günlük olayları kaynaştırabilme ustalığına sahip olması gerekir.
Basit, bazen sözü edilmeyen bir mekân, anlamlı bir düşünce, karakteri canlandıracak kısa ve hareketli bir konuşma, dikkati çeken bir olay, fıkralar için yeterli malzemedir. Bugün için artık, gazete fıkra yazarlarının, istatistikî bilgilere de yer vererek, bilimsel bir yöntemle çalıştıklarını görüyoruz.
Fıkra yazarken şu özelliklere dikkat etmek gerekir:
(1) Konu; okuyucunun duygu, düşünce ve zekâsını okşayan günlük olaylardan (= aktüaliteden) seçilmelidir.
(2) Yazının plânı hazırlanmalıdır.
(3) Gerekiyorsa, başkalarına ait deyişler saptanmalıdır.
(4) Anlatımın açık, fakat ustalıklı olmasına dikkat edilmelidir.
(5) Yazı, gereksiz yere uzatılmamalı; elden geldiğince kısa tutulmalıdır.
(K. GARİPOĞLU, Kompozisyon Bilgileri, s. 240)
(H.F. GÖZLER, Örnekleriyle Türkçe ve Edebiyat Bilgileri, s. 499)
(E. KANTEMİR, Yazılı ve Sözlü Anlatım, s. 546-549)
Makale ile gazete fıkra yazıları arasındaki en önemli fark:
Makale; daha uzun yazılır, kesin bir yargı ve kanıtlamaya gider. Buna karşılık, fıkra; kısa, etkili ve dokunaklı bir sonuca varmak amacını güder.
Gazete ve dergilerin fıkra yazarları; günlük olayları, özel bir görüşle inceleyip eleştirerek ya ciddî ya da güldürücü bir dille, sohbet biçiminde okuyucularına düşüncelerini aktarırlar.
Gazete ve dergi fıkralarında plân:
Fıkrada da tıpkı makaledeki gibi,
(a) Giriş : Davayı ortaya koyma,
(b) Gelişme: Konuyu açma ve çeşitli örneklerle açıklama,
(c) Sonuç : Olumlu ya da olumsuz bir sonuca bağlama bölümleri yer alır. Fıkra; kısa ve öz yazıldığından yargılamaya, ispatlamaya ve ayrıntılara girilmez.
Kısa, özlü, içinde derin anlamlar taşıyan bir fıkra yazabilmek ve bunu zevkle okutabilmek için yazarın, konuyu iyi kavrayıp ilginç noktaları gösterebilmesi, gereksiz sözlere yer vermemesi, duygu ve düşüncelerini inandırıcı, etkileyici ve akıcı bir dille anlatabilmesi gerekmektedir.
(2) Küçük hikâye niteliğindeki nükteli ve güldürü fıkralar:
Nasrettin Hoca, İncili Çavuş, Bekri Mustafa ve Bektaşî fıkraları bu türdendir. Tanınmış kişileri ya da hayvanları ele alıp, bir hikâye tarzında, kısa ve öz olarak, ince zekâ oyunları taşıyan nükteli bir dille, sohbet biçiminde, bir sonuca bağlanarak yazılan yazılardır, diyebiliriz.
Fıkraların konularını, o çevrenin dikkatini çeken, iz bırakan sorunlar, olaylar, hareketler, sözler ve kişilik özellikleri oluşturur. Bu tür fıkralar, önce ağızdan ağza dolaşır; sonra bazı yazarlar tarafından çeşitli münasebetlerle yazıya geçirilir. Ayrıca bunlar, gerçeğe dayandığı için, araştırmalarda kaynak olarak da kullanılır.