Soyaçekim mi?
Üç yıllık evli bir hanım hamile kalamamış. Kaynanası ile kocası gelini ve gelinin anasını suçlayıp duruyorlar, sanki kabahatin gelinde olduğunu kesinlikle biliyorlarmış gibi her gün söyleniyorlarmış.
Bir gün kaynanası gelini almış, Nasreddin Hoca'ya götürmüş :
- "Hoca efendi, gelinimin üç yıldır çocuğu olmuyor. Nerden bu aileden kız aldık! Muska mı yazarsınız? dua mı okursunuz? derdimize bir çare bulun" diye
28 Temmuz 2012 Cumartesi
27 Temmuz 2012 Cuma
Allahın işine akıl sır ermez
Allahın işine akıl sır ermez
Nasreddin Hoca'nın iki yüz akçe parası kaybolmuş. Bulunması için dua etmeye başlamış. O sırada Akşehir'in zenginlerinden birinin bindiği gemi yolda fırtınaya tutulmuş. "Eğer sağ salim memleketime varırsam Hoca'ya iki yüz akçe vereceğim" diye adakta bulunmuş.
Adam kurtulup gelmiş, Hoca'yı bulup parayı vermiş.
Hoca bir süre düşündükten sonra:
- "Allah'ım bu ne dolambaçlı yol! Bu parayı ben nerede yitirdim,
Nasreddin Hoca'nın iki yüz akçe parası kaybolmuş. Bulunması için dua etmeye başlamış. O sırada Akşehir'in zenginlerinden birinin bindiği gemi yolda fırtınaya tutulmuş. "Eğer sağ salim memleketime varırsam Hoca'ya iki yüz akçe vereceğim" diye adakta bulunmuş.
Adam kurtulup gelmiş, Hoca'yı bulup parayı vermiş.
Hoca bir süre düşündükten sonra:
- "Allah'ım bu ne dolambaçlı yol! Bu parayı ben nerede yitirdim,
26 Temmuz 2012 Perşembe
Ya tutarsa? Komik karikatür
Nasreddin hocanın meşhur göle maya çalma fıkrası vardır bilirsiniz hani ya tutarsa? Bu karikatür de onun rövanşı
Gönlüm razı olmadı
Gönlüm razı olmadı
Nasreddin Hoca, kasabadan Kur'an-ı kerim, tefsir ve ilmihal gibi bazı kitaplar almış. Bir çuvala yerleştirmiş. Çuvalı sırtına almış, eşeğine binmiş köyüne doğru gidiyor.
Yolda Hoca'yı görenler :
- " Bre Hoca, çuvalı niye kendi sırtına aldın ?" diye sormuşlar.
- "Ne yaparsın" demiş Hoca, "zavallı hayvan zaten benim bütün kahrımı çekiyor. Kendi bindiğim yetmiyormuş gibi çuvalı da ona taşıtmaya gönlüm razı
Nasreddin Hoca, kasabadan Kur'an-ı kerim, tefsir ve ilmihal gibi bazı kitaplar almış. Bir çuvala yerleştirmiş. Çuvalı sırtına almış, eşeğine binmiş köyüne doğru gidiyor.
Yolda Hoca'yı görenler :
- " Bre Hoca, çuvalı niye kendi sırtına aldın ?" diye sormuşlar.
- "Ne yaparsın" demiş Hoca, "zavallı hayvan zaten benim bütün kahrımı çekiyor. Kendi bindiğim yetmiyormuş gibi çuvalı da ona taşıtmaya gönlüm razı
Sesimin Arkasından Koşuyorum
Sesimin Arkasından Koşuyorum
Hoca ikindi ezanını okumağa başlamış. O sırada bazı komşuları evlerinin önlerinde birbirleriyle konuşuyorlar, sanki ezan sesini duymuyor gibi davranıyorlarmış. Aslında O komşular camiye de pek sık gelmiyorlarmış. Hoca sesini biraz daha yükseltmiş, amma bakmış ki fark eden bir şey yok. O tarafa doğru koşmaya ve koşarken de ezanı okumaya devam etmiş.
O komşulardan birkaç kişi Hoca'ya bir şey olduğunu düşünerek yanına
Hoca ikindi ezanını okumağa başlamış. O sırada bazı komşuları evlerinin önlerinde birbirleriyle konuşuyorlar, sanki ezan sesini duymuyor gibi davranıyorlarmış. Aslında O komşular camiye de pek sık gelmiyorlarmış. Hoca sesini biraz daha yükseltmiş, amma bakmış ki fark eden bir şey yok. O tarafa doğru koşmaya ve koşarken de ezanı okumaya devam etmiş.
O komşulardan birkaç kişi Hoca'ya bir şey olduğunu düşünerek yanına
15 Haziran 2012 Cuma
Nasrettin hocanın yüzüğü
Nasrettin hocanın yüzüğü
Bir gün Nasrettin hoca kapının önünde birşey arıyormuş birisi hocaya sormuş ne oldu hocam birşey mi arıyorsunuz. Hoca evet yüzüğüm kayboldu. Adam sormuş nerede düştü hocam? Hoca içeride demiş. Adam ozaman neden içeride aramıyorun. hoca içerisi karanlıkta ondan.
Bir gün Nasrettin hoca kapının önünde birşey arıyormuş birisi hocaya sormuş ne oldu hocam birşey mi arıyorsunuz. Hoca evet yüzüğüm kayboldu. Adam sormuş nerede düştü hocam? Hoca içeride demiş. Adam ozaman neden içeride aramıyorun. hoca içerisi karanlıkta ondan.
Nasrettin hoca elma satıyor
Nasrettin hoca elma satıyor
Bir gün nasrettin hoca elma satıyormuş. her gittiğinde alma alma diyormuş. herkeste elmadan bahsetiyor sanmışlar.
ve bir adam gelip bir kilo almış ve elmalar çürük çıkmış.
adam gelip hocam bu elmalar çürük demiş.
hoca ben sana demedimmi alma alma
Bir gün nasrettin hoca elma satıyormuş. her gittiğinde alma alma diyormuş. herkeste elmadan bahsetiyor sanmışlar.
ve bir adam gelip bir kilo almış ve elmalar çürük çıkmış.
adam gelip hocam bu elmalar çürük demiş.
hoca ben sana demedimmi alma alma
Bizde kibir yoktur
Bizde kibir yoktur
Akşehir'liler bir gun Nasrettin Hoca'ya takılır ve sorarlar.
-Hocam senin evliyalar katında ulu bir kisi oldugun söylenir aslı var mıdır?
Hoca'nın boyle bir iddiası elbette yoktur ama bir kere soruldu ya cevaplar;
-Her halde öyle olmalı.
-Boyle kişiler zaman zaman mucizeler göstererek bu özelliklerini herkese kanıtlar. Hoca madem kabullendin göster bir mucize görelim!
Hoca;
-Pekala şimdi size bir numara yapalım der karsisinda durmakta olan
Akşehir'liler bir gun Nasrettin Hoca'ya takılır ve sorarlar.
-Hocam senin evliyalar katında ulu bir kisi oldugun söylenir aslı var mıdır?
Hoca'nın boyle bir iddiası elbette yoktur ama bir kere soruldu ya cevaplar;
-Her halde öyle olmalı.
-Boyle kişiler zaman zaman mucizeler göstererek bu özelliklerini herkese kanıtlar. Hoca madem kabullendin göster bir mucize görelim!
Hoca;
-Pekala şimdi size bir numara yapalım der karsisinda durmakta olan
Halep oradaysa arşın burada
HALEP ORDAYSA ARŞIN BURADA
Palavracının biri başına topladığı üç beş cahile
karşı övünüp duruyormuş:
- İşte ben böyle güçlü ve maharetli bir adamım.
Evet ben Halep'te bulunduğum sıralarda altmış arşın uzağa atlamış bir kimseyim!...
Hoca da bu sırada oradan geçiyormuş. Palavracının yanına yaklaşıp:
- Yaa demiş demek sen altmış arşın atlarsın.
Haydi atla da görelim.
Adam hık mık etmiş. "Ama demiş ben Halep'te
atladım..." Hoca
Palavracının biri başına topladığı üç beş cahile
karşı övünüp duruyormuş:
- İşte ben böyle güçlü ve maharetli bir adamım.
Evet ben Halep'te bulunduğum sıralarda altmış arşın uzağa atlamış bir kimseyim!...
Hoca da bu sırada oradan geçiyormuş. Palavracının yanına yaklaşıp:
- Yaa demiş demek sen altmış arşın atlarsın.
Haydi atla da görelim.
Adam hık mık etmiş. "Ama demiş ben Halep'te
atladım..." Hoca
Nasreddin hoca ile müzip çocuklar
Nasreddin hoca ile müzip çocuklar
Üç dört çocuk ayaklarını suya sokmuş oynarlarken Nasreddin Hoca'nın yanlarına doğru geldiğini görmüşler. Bir muziplik düşünmüşler hemen:
- Aman hocam diye bağırmış birisi. Ayaklarımız birbirine karıştı. Bir türlü bulamıyoruz.
- Ya demiş, Nasreddin Hoca, ben şimdi bulurum
onları.
Eline geçirdiği sopa ile başlamış su içindeki ayaklara vurmaya.
Çocuklar zıplayıp kalkmışlar sudan. Hoca gülmüş:
- Tamam
Üç dört çocuk ayaklarını suya sokmuş oynarlarken Nasreddin Hoca'nın yanlarına doğru geldiğini görmüşler. Bir muziplik düşünmüşler hemen:
- Aman hocam diye bağırmış birisi. Ayaklarımız birbirine karıştı. Bir türlü bulamıyoruz.
- Ya demiş, Nasreddin Hoca, ben şimdi bulurum
onları.
Eline geçirdiği sopa ile başlamış su içindeki ayaklara vurmaya.
Çocuklar zıplayıp kalkmışlar sudan. Hoca gülmüş:
- Tamam
Nasreddin Hoca'nın namaz fıkrası
Nasreddin Hoca'nın namaz fıkrası
Nasreddin Hoca, bir gün ağacın altinda namaz kiliyormus.Ağaçta bulunan başka biride onu izliyormuş.Namazi bitiren Nasrettin Hoca daha sonra namazinin kabul olmasi icin Allah'a dua etmeye baslamis.
-"Allahim sen namazimi kabul et " Agacda ki adam:"Etmeeeeem" diye cevap vermis Nasrettin Hoca şaşırmış.
Tekrarlamiş:Allahim sen namazimi kabul et diyerek tekrarlamış.
-"Etmeeem" Nasrettin Hocanin şaşkinligi iyice artmiş .
Tekrar :
Nasreddin Hoca, bir gün ağacın altinda namaz kiliyormus.Ağaçta bulunan başka biride onu izliyormuş.Namazi bitiren Nasrettin Hoca daha sonra namazinin kabul olmasi icin Allah'a dua etmeye baslamis.
-"Allahim sen namazimi kabul et " Agacda ki adam:"Etmeeeeem" diye cevap vermis Nasrettin Hoca şaşırmış.
Tekrarlamiş:Allahim sen namazimi kabul et diyerek tekrarlamış.
-"Etmeeem" Nasrettin Hocanin şaşkinligi iyice artmiş .
Tekrar :
Nasreddin hoca öleceğimi de söyle bari
Nasreddin Hoca bir gün ormana gitmiş.Bir dalın üstüne oturmuş, başlamış kesmeye.Aşağıdan geçen bir yolcu Hoca'ya seslenmiş:
- Be adam! İnsan oturduğu dalı keser mi ? Şimdi düşeceksin.
Hoca adama aldırmamış; işine devam etmiş.Az sonra dal kırılmış.
Hoca, birdenbire düşmüş.Düştüğü yerden perişan bir şekilde seslenmiş:
-Düşeceğimi bildin ne zaman öleceğimi de söyle
- Be adam! İnsan oturduğu dalı keser mi ? Şimdi düşeceksin.
Hoca adama aldırmamış; işine devam etmiş.Az sonra dal kırılmış.
Hoca, birdenbire düşmüş.Düştüğü yerden perişan bir şekilde seslenmiş:
-Düşeceğimi bildin ne zaman öleceğimi de söyle
Ben de bunu düşünüyordum
ben de sen gelmeden önce bunu düşünüyordum
Nasreddin Hoca bir gün bahçeye girmiş ve çuvala eline ne geçerse koparıp doldurmaya başlamış.bu sırada bahçenin sahibi çıkagelmez mi ? Hoca ile aralarında şu konuşma geçmiş:
- Ne arıyorsun burada
- Beni bu sabahki fırtına attı buraya.
- Bunları kim kopardı peki?
- Fırtınanın zoruyla neye tutunayım dediysen elimde kaldı
- Ya çuvala kim koydu bunları?
- İşte kardeşim ,ben de sen gelmeden önce
Nasreddin Hoca bir gün bahçeye girmiş ve çuvala eline ne geçerse koparıp doldurmaya başlamış.bu sırada bahçenin sahibi çıkagelmez mi ? Hoca ile aralarında şu konuşma geçmiş:
- Ne arıyorsun burada
- Beni bu sabahki fırtına attı buraya.
- Bunları kim kopardı peki?
- Fırtınanın zoruyla neye tutunayım dediysen elimde kaldı
- Ya çuvala kim koydu bunları?
- İşte kardeşim ,ben de sen gelmeden önce
Mavi Boncuk Nasreddin hoca
Mavi boncuk
Nasreddin Hoca, iki kadınla evliymiş. Kadınlar hep bibirlerini kıskanırlarmış. Hep hocaya hangimizi seviyorsun diye hocanın kafasını şişirirlermiş. Hoca buna bir çare bulmaya karar vermiş. Düşünmüş düşünmüş ve bulmuş, ikisinede birer mavi boncuk vermiş. Kadınlar bir daha kimi seviyorsun diye sorduklarında hoca şöyle cevap vermiş: - Mavi boncuk kimdeyse onu seviyorum
Nasreddin Hoca, iki kadınla evliymiş. Kadınlar hep bibirlerini kıskanırlarmış. Hep hocaya hangimizi seviyorsun diye hocanın kafasını şişirirlermiş. Hoca buna bir çare bulmaya karar vermiş. Düşünmüş düşünmüş ve bulmuş, ikisinede birer mavi boncuk vermiş. Kadınlar bir daha kimi seviyorsun diye sorduklarında hoca şöyle cevap vermiş: - Mavi boncuk kimdeyse onu seviyorum
Nasreddin hoca ile Cimri Subaşı
Nasreddin hoca ile Cimri Subaşı fıkrası
Nasreddin Hoca cimri Subaşı'yı hiç sevmezmiş. Bir gün Subaşı Hoca'ya tazı ısmarlamış.
- "Hoca efendi, senin tanıdığın çoktur. Bana bir tazı bul. Tavşan kulaklı, karınca belli olsun."
Bir kaç gün sonra Hoca, tombul bir sokak köpeğinin boynuna ip takıp Subaşı'ya götürmüş.
Subaşı kızmış :
- "Hoca efendi, ben senden ince belli tazı istedim, sen kocaman tombul bir sokak köpeği getirdin!"
Nasreddin Hoca cimri Subaşı'yı hiç sevmezmiş. Bir gün Subaşı Hoca'ya tazı ısmarlamış.
- "Hoca efendi, senin tanıdığın çoktur. Bana bir tazı bul. Tavşan kulaklı, karınca belli olsun."
Bir kaç gün sonra Hoca, tombul bir sokak köpeğinin boynuna ip takıp Subaşı'ya götürmüş.
Subaşı kızmış :
- "Hoca efendi, ben senden ince belli tazı istedim, sen kocaman tombul bir sokak köpeği getirdin!"
Katmerli ahmak fıkrası
Katmerli ahmak
Nasreddin Hoca, değirmene öğütülmesi için biraz buğday götürmüş. Buğdayı öğüttürmüş, öğüttürmüş, ama bu sırada başkasının başkasının çuvalındaki unu avuçlayıp kendi çuvalına doldurmaya başlamış. Değirmenci işin farkına varıp:
"Ne yapıyorsun? "deyince, hoca boynunu bükmüş:
"Ben ahmak biriyim. "demiş. Değirmenci bu cevaba kızmış:
"Madem ahmaksın niçin ken çuvalından başkasınınkisine doldurmuyorsun? "diye
Nasreddin Hoca, değirmene öğütülmesi için biraz buğday götürmüş. Buğdayı öğüttürmüş, öğüttürmüş, ama bu sırada başkasının başkasının çuvalındaki unu avuçlayıp kendi çuvalına doldurmaya başlamış. Değirmenci işin farkına varıp:
"Ne yapıyorsun? "deyince, hoca boynunu bükmüş:
"Ben ahmak biriyim. "demiş. Değirmenci bu cevaba kızmış:
"Madem ahmaksın niçin ken çuvalından başkasınınkisine doldurmuyorsun? "diye
18 Nisan 2012 Çarşamba
Kayserili fıkrası zil çalmak
Zili NASIL ÇALARMIŞ
Uzun yıllardır görüşemeyen iki Kayserili arkadaş, bir gün yolda karşılaşırlar.Kucaklaşıp hasret giderdikten sonra biri diğerine;
-"Bu kadar zamandır görüşmedik.Akşama yemeğe bize gel..Yer,içer sohbet ederiz" dedi.
Öteki bir Kayseriliden beklenmeyecek bu cömertliğe şaşarak;
-"İyi ya,gelirim..Yalnız bana adresi ver" dedi..
Arkadaşı;
-"Falanca mahalle, filanca sokak" diye tarife başladı. "İşte o sokağa gelince soldaki büyük
Uzun yıllardır görüşemeyen iki Kayserili arkadaş, bir gün yolda karşılaşırlar.Kucaklaşıp hasret giderdikten sonra biri diğerine;
-"Bu kadar zamandır görüşmedik.Akşama yemeğe bize gel..Yer,içer sohbet ederiz" dedi.
Öteki bir Kayseriliden beklenmeyecek bu cömertliğe şaşarak;
-"İyi ya,gelirim..Yalnız bana adresi ver" dedi..
Arkadaşı;
-"Falanca mahalle, filanca sokak" diye tarife başladı. "İşte o sokağa gelince soldaki büyük
Kayserili fıkrası aynı ilaçlar
aynı ilaçlar
Doktor, muayenehaneye ilk kez gelen hastadan 50 bin, sonraki muayenelerde 30 bin lira alıyordu. Bunu öğrenen Kayserili, muayeneye ilk gidişinde:
-İşte yine geldim doktor bey dedi. Doktor soyunmasını söyledi. Muayene etti, ücretini aldı,
-Sağlığınız düzeliyor. Aynı ilaçları kullanmaya devam
Doktor, muayenehaneye ilk kez gelen hastadan 50 bin, sonraki muayenelerde 30 bin lira alıyordu. Bunu öğrenen Kayserili, muayeneye ilk gidişinde:
-İşte yine geldim doktor bey dedi. Doktor soyunmasını söyledi. Muayene etti, ücretini aldı,
-Sağlığınız düzeliyor. Aynı ilaçları kullanmaya devam
Üçüncü maddeden!
üçüncü maddeden!
Zamanın birinde avukat olmadığı için dava vekilliği yapan bir Mevlüt Amca varmış.
Vatandaşın hukuki sorunları için uğraşır, dertlerine deva olurmuş.
Mesela, bir tarla için dava açılıyor. Vatandaşın hakkı gasp olmuş. Mevlüt Emmiye varıyor, derdini anlatıyor.
Mevlüt Emmi, dinliyor meseleyi, sakalını sıvazlıyor. Diyor ki:
-Üçüncü maddeden tutturursak tamamdır!
Bir cinayet davası, yahut bir kavga veya kız kaçırma olayı var.
Zamanın birinde avukat olmadığı için dava vekilliği yapan bir Mevlüt Amca varmış.
Vatandaşın hukuki sorunları için uğraşır, dertlerine deva olurmuş.
Mesela, bir tarla için dava açılıyor. Vatandaşın hakkı gasp olmuş. Mevlüt Emmiye varıyor, derdini anlatıyor.
Mevlüt Emmi, dinliyor meseleyi, sakalını sıvazlıyor. Diyor ki:
-Üçüncü maddeden tutturursak tamamdır!
Bir cinayet davası, yahut bir kavga veya kız kaçırma olayı var.
Kayserili trende yolculuk eder
Kayserili trende yolculuk eder
Kayserili, trende yolculuk etmekte... Karşısında oturan zatla tanışır. Dereden tepeden konuşurlarken:
-Gel seninle birbirimize bilmece soralım der.
-Önce ben sorayım; bilirsen ben sana bin lira veririm. Bilemezsen 10 bin liranı alırım. Sonra sen bana sorarsın; bilirsem 10 bin liranı alırım, bilemezsem bin lira veririm.
-Tamam, der adam, sor bakalım
-Söyle öyleyse: Üç ayaklı hayvan nerde yaşar? Öteki yolcu düşünür, bilemez:
Kayserili, trende yolculuk etmekte... Karşısında oturan zatla tanışır. Dereden tepeden konuşurlarken:
-Gel seninle birbirimize bilmece soralım der.
-Önce ben sorayım; bilirsen ben sana bin lira veririm. Bilemezsen 10 bin liranı alırım. Sonra sen bana sorarsın; bilirsem 10 bin liranı alırım, bilemezsem bin lira veririm.
-Tamam, der adam, sor bakalım
-Söyle öyleyse: Üç ayaklı hayvan nerde yaşar? Öteki yolcu düşünür, bilemez:
Kayseri ile şeytan fıkrası
Kayseri ile şeytan
“Kayserili şeytan gibi zekaya sahip”, “şeytana pabucunu ters giydiren Kayserilinin yanında şeytanın lafı mi olur”, sözleri şeytanın kulağına sık sık çalınmaya başlayınca, bu sözleri içine sindirememiş. Şeytan, Kayserili biri ile ortak arazi ekmeyi planlar. Şeytan der ki kendi kendine: Göreceğiz bakalım, şeytan mi daha kurnaz, Kayserili mi? Ve gün gelir Kayseriliye sözü açar: -Seninle ortak bir pancar ekelim deyince Kayserili: -Hay
“Kayserili şeytan gibi zekaya sahip”, “şeytana pabucunu ters giydiren Kayserilinin yanında şeytanın lafı mi olur”, sözleri şeytanın kulağına sık sık çalınmaya başlayınca, bu sözleri içine sindirememiş. Şeytan, Kayserili biri ile ortak arazi ekmeyi planlar. Şeytan der ki kendi kendine: Göreceğiz bakalım, şeytan mi daha kurnaz, Kayserili mi? Ve gün gelir Kayseriliye sözü açar: -Seninle ortak bir pancar ekelim deyince Kayserili: -Hay
Nasreddin hoca üzüm manisi
üzüm manisi
Nasreddin hoca akşehirde yaşarken bir arkadaşı onlara konuk olmuş. Bu konuğa Nasrettin hoca çeşitli şeyler hazırlatmış. Tam yatma vakti gelince obur konuk bir mani söylemeye başlamış.
Bizim iller bizim iller
yatar iken üzüm yerler.
Nasrettin hoca konuğunun ne demek istediğini anlamış.gece vakti ona üzüm ikram etmeyi uygun bulmadığı için karşı bir mani söylemiş.
Bizde böyle adet yoktur
saklarlarda güzün
Nasreddin hoca akşehirde yaşarken bir arkadaşı onlara konuk olmuş. Bu konuğa Nasrettin hoca çeşitli şeyler hazırlatmış. Tam yatma vakti gelince obur konuk bir mani söylemeye başlamış.
Bizim iller bizim iller
yatar iken üzüm yerler.
Nasrettin hoca konuğunun ne demek istediğini anlamış.gece vakti ona üzüm ikram etmeyi uygun bulmadığı için karşı bir mani söylemiş.
Bizde böyle adet yoktur
saklarlarda güzün
Nasreddin hocadan kısa kısa fıkralar
içinde Ben Olsaydım
Nasreddin Hoca, bir sabah fırtına sesi ile uyanmış.Pencereden dışarı bakmış, ne görsün ?!Kuruması için ipe astıkları gömlek düşmüyor mu?!Başlamış bağırmaya:"Hatun kalk kurban kesmemiz lazım."Sabahın körü neye uğradığını şaşıran kadın telaşla sormuş:- Kurban nereden çıktı efendi.- Gömleğim, gömleğim ipten düştü.- Gömlek düştü diye kurban kesildiği nerede görülmüş?! - Deme öyle hatun, ya içinde ben olsaydım
Nasreddin Hoca, bir sabah fırtına sesi ile uyanmış.Pencereden dışarı bakmış, ne görsün ?!Kuruması için ipe astıkları gömlek düşmüyor mu?!Başlamış bağırmaya:"Hatun kalk kurban kesmemiz lazım."Sabahın körü neye uğradığını şaşıran kadın telaşla sormuş:- Kurban nereden çıktı efendi.- Gömleğim, gömleğim ipten düştü.- Gömlek düştü diye kurban kesildiği nerede görülmüş?! - Deme öyle hatun, ya içinde ben olsaydım
Kuyruklu Yalan
Kuyruklu Yalan
Birgün, Nasrettin Hoca, camide bir vaaz veriyordu. Cemaatten bir kısmının esnediğini ve bir kısmının uyukladığını farketti. Bunun üzerine şöyle konuşmaya başladı:
-Bir sabah, Akşehir`den dışarı çıkmıştım. Çayın kenarında dört ayaklı ördekler su içiyorlardı...
Dört ayaklı ördek sözünü işiten cemaat, gözlerini açarak Nasrettin Hoca`yı dikkatle dinlemeye başladı. Bunun üzerine Nasrettin Hoca:
-Yahu!... Siz nasıl
Birgün, Nasrettin Hoca, camide bir vaaz veriyordu. Cemaatten bir kısmının esnediğini ve bir kısmının uyukladığını farketti. Bunun üzerine şöyle konuşmaya başladı:
-Bir sabah, Akşehir`den dışarı çıkmıştım. Çayın kenarında dört ayaklı ördekler su içiyorlardı...
Dört ayaklı ördek sözünü işiten cemaat, gözlerini açarak Nasrettin Hoca`yı dikkatle dinlemeye başladı. Bunun üzerine Nasrettin Hoca:
-Yahu!... Siz nasıl
Nasreddin Hoca ve balık
Nasreddin Hoca ve balık
Hoca yolculuk sırasında mola verip bir hana girer, bu sırada hana bir başka yolcu daha girer ve ikisi birden hancıdan yiyecek bir şeyler isterler. Fakat hancı yiyecek olarak sadece bir balık olduğunu söyler ve bunu paylaşmalarını önerir. Bunun üzerine Hoca:
- Ben balığın sadece başını yiyeceğim der.
Hancı bunun nedenini sorar. Hoca da:
- Balık başı zekâyı artırır, balık başı yiyen insan akıllı olur, der.
Bunun
Hoca yolculuk sırasında mola verip bir hana girer, bu sırada hana bir başka yolcu daha girer ve ikisi birden hancıdan yiyecek bir şeyler isterler. Fakat hancı yiyecek olarak sadece bir balık olduğunu söyler ve bunu paylaşmalarını önerir. Bunun üzerine Hoca:
- Ben balığın sadece başını yiyeceğim der.
Hancı bunun nedenini sorar. Hoca da:
- Balık başı zekâyı artırır, balık başı yiyen insan akıllı olur, der.
Bunun
Kısa temel fıkraları
Kısa temel fıkraları
Temel Gösteriş
Temel'e her dakika aptallığını niye gösteriyorsun diye sorarlar.
O da cevap verir:
- İnsanın pi şeyi var da cöstermezse ne faydası olayı?
Temel İddia
Temel ile Cemal tuttukları balığın dişi mi erkek mi olduğu konusunda
iddialaşmış. Temel çözüm önermiş.
- Yüzbaşıya soralım.
- O ne pilir ki?
- Ama dediğu dediktur.
Temel Aritmetik
Aritmetik öğretmeni Temel öğrencilerinde şikayet ediyormuş,
-
Temel Gösteriş
Temel'e her dakika aptallığını niye gösteriyorsun diye sorarlar.
O da cevap verir:
- İnsanın pi şeyi var da cöstermezse ne faydası olayı?
Temel İddia
Temel ile Cemal tuttukları balığın dişi mi erkek mi olduğu konusunda
iddialaşmış. Temel çözüm önermiş.
- Yüzbaşıya soralım.
- O ne pilir ki?
- Ama dediğu dediktur.
Temel Aritmetik
Aritmetik öğretmeni Temel öğrencilerinde şikayet ediyormuş,
-
Kim daha salak
Kim daha salak
İki genel müdür oturup dertleşiyorlarmış... Biri odacısından şikâyet etmiş:
-“Yahu benim odacı çok salak... Bıktım usandım bu herifin salaklığından. İyi adam, dürüst adam, ama çok salak...”
Diğer genel müdür içini çekmiş:
-“Sorma yahu, benimki de öyle. Öyle salaklıklar yapıyor ki insanı çıldırtıyor.”
-“Seninki benimki kadar salak olamaz.”
-“Sen bir de benimkini gör. Benimki kadar salağı bulunamaz...”
Sonunda
İki genel müdür oturup dertleşiyorlarmış... Biri odacısından şikâyet etmiş:
-“Yahu benim odacı çok salak... Bıktım usandım bu herifin salaklığından. İyi adam, dürüst adam, ama çok salak...”
Diğer genel müdür içini çekmiş:
-“Sorma yahu, benimki de öyle. Öyle salaklıklar yapıyor ki insanı çıldırtıyor.”
-“Seninki benimki kadar salak olamaz.”
-“Sen bir de benimkini gör. Benimki kadar salağı bulunamaz...”
Sonunda
Şakadan hiç hoşlanmam
Şakadan hiç hoşlanmam
Nasreddin Hoca çarşamba pazarında gezintiye çıkmış. Dolaşırken birden ensesinde bir tokat hissetmiş ve kendini yerde bulmuş. Hemen kalkmış arkasına bakmış, bide ne görsün iri yarı bir adam. Nasreddin Hoca:
-Bana sen mi vurdun? Adam:
-Evet ben vurdum.. Nasreddin Hoca:
-Şakamı yaptın yoksa gerçekmi vurdun? Adam:
-Gerçek vurdum ne olacak..? Nasreddin Hoca:
-Haa… iyi öyleyse, ben şakadan hiç hoşlanmam
Nasreddin Hoca çarşamba pazarında gezintiye çıkmış. Dolaşırken birden ensesinde bir tokat hissetmiş ve kendini yerde bulmuş. Hemen kalkmış arkasına bakmış, bide ne görsün iri yarı bir adam. Nasreddin Hoca:
-Bana sen mi vurdun? Adam:
-Evet ben vurdum.. Nasreddin Hoca:
-Şakamı yaptın yoksa gerçekmi vurdun? Adam:
-Gerçek vurdum ne olacak..? Nasreddin Hoca:
-Haa… iyi öyleyse, ben şakadan hiç hoşlanmam
Mizahsen
Mizahsen Nedir? Mizahsen Ne demektir?
Mizahsen; Mizah (güldürü) yapılan yer ve Mizahi (güldürücü) anlamlarını taşır.
Mizahsen.COM
Türkiyenin gülen yüzü olmaya aday bir güldürü sitesi olmayı amaçlıyoruz. Daha çok Milli kültürümüzün ürünü olan fıkraları (Nasreddin hoca, Bektaşi fıkraları, Karadeniz fıkraları, Anadolu ve bir çok bölgemizdeki fıkra tiplerinin fıkralarını yayınlıyoruz.
Mizahsen; Mizah (güldürü) yapılan yer ve Mizahi (güldürücü) anlamlarını taşır.
Mizahsen.COM
Türkiyenin gülen yüzü olmaya aday bir güldürü sitesi olmayı amaçlıyoruz. Daha çok Milli kültürümüzün ürünü olan fıkraları (Nasreddin hoca, Bektaşi fıkraları, Karadeniz fıkraları, Anadolu ve bir çok bölgemizdeki fıkra tiplerinin fıkralarını yayınlıyoruz.
Kısa Fıkralar
Kısa Fıkralar
İSTİKAMET Temel trene binmiş, Kontrol gelmiş, biletinin İstanbul'a olduğunu, trenin Ankara'ya gittiğini söylemiş. Temel kendinden emin:
- Peçi maçinist yanlış istikamete cittiğini piliy mi?
BİSKUVİ Acemi er, levazim bascavusuna yakinir : -Bascavusum, bize yemekte ordek boregi verdiler.Yemin ederim ki, icinde bir gram bile ordek eti yoktu. -O halde? diye yanitlar bascavus.Sen hic asker biskuvisi yedin mi? -Sey...yani evet, bascavusum. -İcinden hic
İSTİKAMET Temel trene binmiş, Kontrol gelmiş, biletinin İstanbul'a olduğunu, trenin Ankara'ya gittiğini söylemiş. Temel kendinden emin:
- Peçi maçinist yanlış istikamete cittiğini piliy mi?
BİSKUVİ Acemi er, levazim bascavusuna yakinir : -Bascavusum, bize yemekte ordek boregi verdiler.Yemin ederim ki, icinde bir gram bile ordek eti yoktu. -O halde? diye yanitlar bascavus.Sen hic asker biskuvisi yedin mi? -Sey...yani evet, bascavusum. -İcinden hic
Nasreddin hoca Buna değmiş, buna değmemiş
Buna değmiş, buna değmemiş
Nasreddin Hoca'nın komşusunun iri yarı toy bir delikanlı olan oğlu, sıcak bir yaz gününde ormana gidip odun hazırlamağa karar vermiş. Gittiği baltalık ormanda su yokmuş. Herkes heybesine bir testi su koyar öyle gidermiş. Delikanlı ise, "Su testisini taşıyacağıma iki üç karpuzu taşırım, daha iyi olur. Nasıl olsa dönüşte odunları sırtlayıp getireceğim. Birde toprak testimi kırmadan geri getirmeye uğraşmayayım" diye
Nasreddin Hoca'nın komşusunun iri yarı toy bir delikanlı olan oğlu, sıcak bir yaz gününde ormana gidip odun hazırlamağa karar vermiş. Gittiği baltalık ormanda su yokmuş. Herkes heybesine bir testi su koyar öyle gidermiş. Delikanlı ise, "Su testisini taşıyacağıma iki üç karpuzu taşırım, daha iyi olur. Nasıl olsa dönüşte odunları sırtlayıp getireceğim. Birde toprak testimi kırmadan geri getirmeye uğraşmayayım" diye
Komik cehennem karikatürleri
Komik cehennem karikatürleri
Cehennem'de bile kadın, adamın başınının etini yiyor :)
Azrail ile arkadaşık adamı cehenneme götürür..
Amerikan vatandaşlarının yeri belli oldu :)
Jetski'ye binip gelseydi ya içerde sörf yapardı :)
Niyaz abi hiç oralı değil :)
Adam hevesleniyor vah vah
Cehennem'de bile kadın, adamın başınının etini yiyor :)
Azrail ile arkadaşık adamı cehenneme götürür..
Amerikan vatandaşlarının yeri belli oldu :)
Jetski'ye binip gelseydi ya içerde sörf yapardı :)
Niyaz abi hiç oralı değil :)
Adam hevesleniyor vah vah
Nasreddin hoca fıkraları
Zaten inecektim
Hoca eşeğine binmiş. Alımlı, çalımlı dolaşıyormuş. Tam bir köylüsünün yanından geçiyormuş ki. Dengesini kaybedip düşmüş. Adam başlamış gülmeye. Çalımı bozulan Hoca fena öfkelenmiş. Ne gülersin be adam diye bağırmış. Düşmesem de inecektim zaten.
Kavuğun içinde ben de vardım
Hoca bir gün arkadaşıyla konuşuyormuş arkadaşı demiş ki: – “Ya hocam dün sizin evden bir ses çıktı. Neydi o?” Hoca: – “Hiç sadece
Hoca eşeğine binmiş. Alımlı, çalımlı dolaşıyormuş. Tam bir köylüsünün yanından geçiyormuş ki. Dengesini kaybedip düşmüş. Adam başlamış gülmeye. Çalımı bozulan Hoca fena öfkelenmiş. Ne gülersin be adam diye bağırmış. Düşmesem de inecektim zaten.
Kavuğun içinde ben de vardım
Hoca bir gün arkadaşıyla konuşuyormuş arkadaşı demiş ki: – “Ya hocam dün sizin evden bir ses çıktı. Neydi o?” Hoca: – “Hiç sadece
17 Mart 2012 Cumartesi
Masal dinle
Masal dinlemek
Çocuklar için masalların önemi;
Masallar, çocukların hayal gücünü geliştirir, dil yetisini güçlendirir.
Çocukların gelişiminde en önemli etken şüphesiz masallardır. Masallar, çocukları içinde yaşadıkları ortamdan uzaklaştırıp bambaşka diyarlara götürmektedir. Masallarda anlatılan çeşitli hikayelerde iyilerin, doğrunun galip geldiği her zaman iyilerin kazandığı mutlu sonlar ve yaşanmış gibi anlatılan hikayelerden alınan dersler çocukların hayat karşısında ne yapması gerektiğinin kısa bir özetidir.
Her zaman iyinin, doğrunun kazandığı masalları çocuklarınıza dinletmeyi unutmayınız.
Masal dinle
28 Şubat 2012 Salı
CENNETİN ANAHTARI FIKRASI
CENNETİN ANAHTARI
Mahmut ölünce cennetin kapısında kuyruğa girer. Hemen önünde bekleyen adam peder...dir. Kapıda bir melek beklemektedir. Melek pedere sorar;
"Hiç günahın var mı peder?".
Peder; "Aziz melek ben rahiptim. Tüm hayatım boyunca hep tanrıma dua ettim. Karıma ve çocuklarıma sadık kaldım. İnsanlara ve hayvanlara hep yardım ettim."
Melek; "Çok iyi, bunları biliyorduk zaten. Al sana cennetin gümüş anahtarı." der ve sonra Mahmut'a döner;
"Senin
Mahmut ölünce cennetin kapısında kuyruğa girer. Hemen önünde bekleyen adam peder...dir. Kapıda bir melek beklemektedir. Melek pedere sorar;
"Hiç günahın var mı peder?".
Peder; "Aziz melek ben rahiptim. Tüm hayatım boyunca hep tanrıma dua ettim. Karıma ve çocuklarıma sadık kaldım. İnsanlara ve hayvanlara hep yardım ettim."
Melek; "Çok iyi, bunları biliyorduk zaten. Al sana cennetin gümüş anahtarı." der ve sonra Mahmut'a döner;
"Senin
Allah'ın Rahmeti
Allah'ın Rahmeti
Nasrettin hoca birgün camdan yağan yağmuru seyrediyormuş. Yağmurdan kaçan bir adama gözü takılmış. Camı açmış adama bağırarak ;
- Neden Allah'ın rahmetinden kaçıyorsun demiş. Adam hocaya cevap vermeden kaçışına devam etmiş.Ertesi gün adam camdan yağmuru seyrederken Hoca dışarda yağmurdan kaçıyormuş. Bunu gören adam Hocaya ;
- Hocam Allah'ın rahmetinden kaçılır mı? Neden kaçıyorsun?
Hoca cevap vermiş ;
- Allah'ın rahmetine
Nasrettin hoca birgün camdan yağan yağmuru seyrediyormuş. Yağmurdan kaçan bir adama gözü takılmış. Camı açmış adama bağırarak ;
- Neden Allah'ın rahmetinden kaçıyorsun demiş. Adam hocaya cevap vermeden kaçışına devam etmiş.Ertesi gün adam camdan yağmuru seyrederken Hoca dışarda yağmurdan kaçıyormuş. Bunu gören adam Hocaya ;
- Hocam Allah'ın rahmetinden kaçılır mı? Neden kaçıyorsun?
Hoca cevap vermiş ;
- Allah'ın rahmetine
Ümmet-i Muhammed'in selami var
Ümmet-i Muhammed'in selâmi var fıkrası
Üniversitede okuyan bir ögrenci yil sonu sinavlarina girmis ve arkadasina:
Ben memleketime gidiyorum, sinavlar belli olduktan sonra bana sonuçlari
bildir, ancak telefona ben çikarsam bana söylersin.
Telefona annem çikarsa zayifim olmaz da eger bir tane olursa Ebubekir'in selâmi var, dersin.
Iki zayif imkansiz da eger olursa Ebubekir'in Ömer'in selâmi var, dersin.
Üç zayif hiç olmaz da eger olursa Ebubekir'in, Ömer'in, Osman'in
Üniversitede okuyan bir ögrenci yil sonu sinavlarina girmis ve arkadasina:
Ben memleketime gidiyorum, sinavlar belli olduktan sonra bana sonuçlari
bildir, ancak telefona ben çikarsam bana söylersin.
Telefona annem çikarsa zayifim olmaz da eger bir tane olursa Ebubekir'in selâmi var, dersin.
Iki zayif imkansiz da eger olursa Ebubekir'in Ömer'in selâmi var, dersin.
Üç zayif hiç olmaz da eger olursa Ebubekir'in, Ömer'in, Osman'in
Temel Cuma namazına gitmez..
Cuma namazı
Padisah birgun bir ferman yayinlayarak o haftaki cuma
namazinda orada yasayan herkesin bulunmasini zorunlu kilmis. Dort bir
yana haber salinmis ve cuma vakti gelmis. Bizim Temel disinda butun
ahali cumaya katilmis.Ertesi gun padisah sadrazami yanina cagirip
sormus:
-Dunku cumaya ahaliden katilmayan var mi ?
- Evet efendim, bir kisi katilmadi. Temel.
- Tiz getirin o deyyusu karsima
Temel'i bulup yaka paca padisahin huzuruna cikarmislar.
Padisah,Temel ve Sadrazam
Padisah birgun bir ferman yayinlayarak o haftaki cuma
namazinda orada yasayan herkesin bulunmasini zorunlu kilmis. Dort bir
yana haber salinmis ve cuma vakti gelmis. Bizim Temel disinda butun
ahali cumaya katilmis.Ertesi gun padisah sadrazami yanina cagirip
sormus:
-Dunku cumaya ahaliden katilmayan var mi ?
- Evet efendim, bir kisi katilmadi. Temel.
- Tiz getirin o deyyusu karsima
Temel'i bulup yaka paca padisahin huzuruna cikarmislar.
Padisah,Temel ve Sadrazam
Hoca'dan kadınlara vaaz fıkrası
Hoca'dan kadınlara vaaz fıkrası
Camii hocası, hanımlara vaaz veriyormuş. Kadınlardan biri sormuş
-Hocam bir muhendisle beraber olursam onun cezası ne kadar ?
hoca,
- 3 sene demiş
- avukatla olursam?
- 5 sene
- doktorla olursam?
- 4 sene
- peki hocam hocayla olursam?
Hoca :
- seni gidi seniii ..
sen cennete gitmek istiyorsun galiba...
Camii hocası, hanımlara vaaz veriyormuş. Kadınlardan biri sormuş
-Hocam bir muhendisle beraber olursam onun cezası ne kadar ?
hoca,
- 3 sene demiş
- avukatla olursam?
- 5 sene
- doktorla olursam?
- 4 sene
- peki hocam hocayla olursam?
Hoca :
- seni gidi seniii ..
sen cennete gitmek istiyorsun galiba...
Kısa kısa fıkralar
Karne günüdür. Küçük çocuk okuldan döner. Annesi: "Karnen nerede yavrum?" diye sorar. Çocuk gülerek cevaplar: "Arkadaşıma ödünç verdim, babasını korkutacakmış!"
*
İngiliz "Golf için bir sopa, bir top ve bir delik gerekir. Bende bir sopa var." demiş. Fransız "Bende de bir top var." demiş. Temel; biraz düşünmüş "Ben oynamıyorum ula!" demiş.
*
Temel bi gun kahveye girmis. Ustu basi yirtikmis. N'oldu diye sormuslar.
Temel: "Kaynanami
*
İngiliz "Golf için bir sopa, bir top ve bir delik gerekir. Bende bir sopa var." demiş. Fransız "Bende de bir top var." demiş. Temel; biraz düşünmüş "Ben oynamıyorum ula!" demiş.
*
Temel bi gun kahveye girmis. Ustu basi yirtikmis. N'oldu diye sormuslar.
Temel: "Kaynanami
Nasreddin hoca "cennet ile cehennem"
Nasreddin hoca fıkraları
Adamın biri sormuş Nasreddin hoca`ya;
"hocam,insan lar böyle ne vakte kadar doğup ölmeye devam edecek"
Nasrettin hoca da cevap hazır zaten;
- "cehennem ile cennet ağzına dek doluncaya kadar."
Nasreddin hoca fıkraları türkiyenin mizahi fıkra sitesi mizahsen.com
Adamın biri sormuş Nasreddin hoca`ya;
"hocam,insan lar böyle ne vakte kadar doğup ölmeye devam edecek"
Nasrettin hoca da cevap hazır zaten;
- "cehennem ile cennet ağzına dek doluncaya kadar."
Nasreddin hoca fıkraları türkiyenin mizahi fıkra sitesi mizahsen.com
Nasreddin hoca'nın alacaklısı
Nasreddin Hoca, parasini geri istemek icin defalarca kapisini calan alacaklisina kapiyi acmis.
-Yakinda, demis, yakinda parani odeyecegim.
-Ne zaman?
-Dinle bak...Bizim duvar kenarina yol boyunca cali tohumu ektim.
-Ve?
-Ve tohum ilkbaharda yeserecek ve cok calimiz olacak...
-Evet, suphesiz! Sonra?
-Bu caddeden cok koyun surusu gecer. Gecerken, gecen
koyunlarin yunleri calilara takilacak. Ben de yunleri toplayacagim. Bizim hanim bunlari egirip ip yapacak. Sonra
-Yakinda, demis, yakinda parani odeyecegim.
-Ne zaman?
-Dinle bak...Bizim duvar kenarina yol boyunca cali tohumu ektim.
-Ve?
-Ve tohum ilkbaharda yeserecek ve cok calimiz olacak...
-Evet, suphesiz! Sonra?
-Bu caddeden cok koyun surusu gecer. Gecerken, gecen
koyunlarin yunleri calilara takilacak. Ben de yunleri toplayacagim. Bizim hanim bunlari egirip ip yapacak. Sonra
Nasreddin hocanın eşeği yemlenecek
Nasreddin hocanın eşeği yemlenecek
Nasreddin Hoca, bir gün esegiyle odun getirir. Hava da cok sicak oldugundan hem kendisi hem esegi kan ter icinde kalirlar. Hoca odunlari indirir, yerlestirir.
Karisina:
- Hatun, esek cok yoruldu, onu bir yemleyiver, diye seslenir.
Karisida o gün yorgun oldugundan:
- Efendi, benim isim var, sen yemleyiver, der.
Hoca sicaktan iyice bunalmis vaziyette kendini minderin üzerine atar.
- Olmaz! Hic halim yok, veremem, sen ver der.
Nasreddin Hoca, bir gün esegiyle odun getirir. Hava da cok sicak oldugundan hem kendisi hem esegi kan ter icinde kalirlar. Hoca odunlari indirir, yerlestirir.
Karisina:
- Hatun, esek cok yoruldu, onu bir yemleyiver, diye seslenir.
Karisida o gün yorgun oldugundan:
- Efendi, benim isim var, sen yemleyiver, der.
Hoca sicaktan iyice bunalmis vaziyette kendini minderin üzerine atar.
- Olmaz! Hic halim yok, veremem, sen ver der.
Nasreddin hoca ile padişah
Nasreddin hoca ile padişah
Bir gün padisah Nasreddin Hoca ya sormus.
Hocam ben ölünce cennete mi gidecegim yoksa cehenneme mi, söyle bakayim? demis.
Hoca padisahtan korkmadan :
-Cehenneme gidersiniz padisahim? demis.
Padisahin sinirden sakallari titremis.
Bu durumu gören Hoca :
-Kizmayin padisahim ben aslinda size cennete gidersiniz diyecektim fakat sizin cellatlarinizin kiliçlariyla öldürdüğü suçsuz insanlardan cennet dolup tasmis. Bu yüzden cennete
Bir gün padisah Nasreddin Hoca ya sormus.
Hocam ben ölünce cennete mi gidecegim yoksa cehenneme mi, söyle bakayim? demis.
Hoca padisahtan korkmadan :
-Cehenneme gidersiniz padisahim? demis.
Padisahin sinirden sakallari titremis.
Bu durumu gören Hoca :
-Kizmayin padisahim ben aslinda size cennete gidersiniz diyecektim fakat sizin cellatlarinizin kiliçlariyla öldürdüğü suçsuz insanlardan cennet dolup tasmis. Bu yüzden cennete
Nasreddin hoca ile bostancı
Nasreddin hoca ile bostancı
Hoca bir gün boş bir bostana dalar yolar temizler bostanda ne varsa marullar patlıcanlar salatalar. Doldurur bir çuvala tıka basa tam yükü yüklenecekken Çam yarması bir adam peyda olur herif der ne arıyorsun burada hoca bir düşünür ve cevabı bulur Der ki:
-Dün bir rüzgar çıkmıştı ya o attı beni buraya
-Demek seni buraya atan rüzgar peki ya bu patlıcanlar marullar onları da hep rüzgarmı kopardı
-Evet biraz fazlaca esiyordu beni
Hoca bir gün boş bir bostana dalar yolar temizler bostanda ne varsa marullar patlıcanlar salatalar. Doldurur bir çuvala tıka basa tam yükü yüklenecekken Çam yarması bir adam peyda olur herif der ne arıyorsun burada hoca bir düşünür ve cevabı bulur Der ki:
-Dün bir rüzgar çıkmıştı ya o attı beni buraya
-Demek seni buraya atan rüzgar peki ya bu patlıcanlar marullar onları da hep rüzgarmı kopardı
-Evet biraz fazlaca esiyordu beni
Nasreddin hoca Eşeğe ters binerse
Nasrettin hoca Eşeğe ters binerse..
Bir gün Nasreddin Hoca, eşeğine binerek , arkasına takılan bir kısım insanlarla birlikte, camiden eve dönerken birdenbire durur, hayvandan iner ve yüzü insanlara dönük olarak eşeğe ters biner, yani semere ters oturur. Bunu görenler yaptığı hareketin nedenini sorarlar.
Hoca şöyle der:
— Düşündüm taşındım, eşeğime böyle binmeye karar verdim çünkü saygısızlığı hiç sevmem. Siz önüme düşseniz, arkanızı bana
Bir gün Nasreddin Hoca, eşeğine binerek , arkasına takılan bir kısım insanlarla birlikte, camiden eve dönerken birdenbire durur, hayvandan iner ve yüzü insanlara dönük olarak eşeğe ters biner, yani semere ters oturur. Bunu görenler yaptığı hareketin nedenini sorarlar.
Hoca şöyle der:
— Düşündüm taşındım, eşeğime böyle binmeye karar verdim çünkü saygısızlığı hiç sevmem. Siz önüme düşseniz, arkanızı bana
Nasreddin hoca ile dilenci
Nasreddin hoca ile dilenci
Allah versin
Nasreddin Hoca damda çalışırken aşağıdan geçen bir dilenci Nasreddin Hoca'ya seslenmiş: — Hoca, aşağıya gel, birşey söyleyeceğim. Hoca aşağıya inmiş.
— Ne var? — Allah rızası için bir sadaka. — Gel benle. Hoca dilenciyi almış yukarı çıkarmış, yukarda:
— Allah versin! demiş. Nasrettin
Allah versin
Nasreddin Hoca damda çalışırken aşağıdan geçen bir dilenci Nasreddin Hoca'ya seslenmiş: — Hoca, aşağıya gel, birşey söyleyeceğim. Hoca aşağıya inmiş.
— Ne var? — Allah rızası için bir sadaka. — Gel benle. Hoca dilenciyi almış yukarı çıkarmış, yukarda:
— Allah versin! demiş. Nasrettin
Nasreddin hocanın kılıcı
Nasrettin Hoca'nın kılıcı
Nasreddin Hoca zamanında, Akşehir´de silah taşıma yasağı ilan edilmiş. Hoca da bir kılıç kuşanıp, sokağa çıkmış. Bu işin kontrolü ile vazifeli memur, onu bu şekilde görünce yanına yaklaşıp: — "Neden böyle kılıçla dolaşıyorsun?" diye sormuş.Hoca:
— "Bu kılıç, medresede, kitaplardaki yazı hatalarını düzeltmeye yarar" cevabını verince, memur alaylı alaylı:
— "O işi küçük bir çakı da görür, bu biraz büyük
Nasreddin Hoca zamanında, Akşehir´de silah taşıma yasağı ilan edilmiş. Hoca da bir kılıç kuşanıp, sokağa çıkmış. Bu işin kontrolü ile vazifeli memur, onu bu şekilde görünce yanına yaklaşıp: — "Neden böyle kılıçla dolaşıyorsun?" diye sormuş.Hoca:
— "Bu kılıç, medresede, kitaplardaki yazı hatalarını düzeltmeye yarar" cevabını verince, memur alaylı alaylı:
— "O işi küçük bir çakı da görür, bu biraz büyük
Nasreddin hoca O Konuşursa, Bu da Düşünür
Nasreddin hoca O Konuşursa, Bu da Düşünür fıkrası
O Konuşursa, Bu da Düşünür
Bir gün pazarda bir papağanın 100 altına satıldığını gören Nasreddin Hoca, evinden bir hindi getirip, 200 altın ister. Herkes Hoca'ya şöyle der;
—Hindi hiç 200 altın olur mu?
—Az önce bunun yarısı kadar kuş, 100 altına satıldı, bu neden 200 altın etmesin.
—O; marifeti olan, nadir bir kuş. Senin benim gibi konuşur.
—O da marifet mi; o kuş konuşursa, bu da
O Konuşursa, Bu da Düşünür
Bir gün pazarda bir papağanın 100 altına satıldığını gören Nasreddin Hoca, evinden bir hindi getirip, 200 altın ister. Herkes Hoca'ya şöyle der;
—Hindi hiç 200 altın olur mu?
—Az önce bunun yarısı kadar kuş, 100 altına satıldı, bu neden 200 altın etmesin.
—O; marifeti olan, nadir bir kuş. Senin benim gibi konuşur.
—O da marifet mi; o kuş konuşursa, bu da
fil
Hayvanat bahçesinde bakıcı olan Temel, ölen yaşlı filin başında düşünüyormuş. Çevrede onun halini görenler, uzun yıllar bakıcısı olduğu hayvanın ölmesinden etkilendiğini zannederek sormuşlar:
Çok zor geliyor değil mi? Bunca sene ona baktınız...
Temel üzgün bir edayla cevapvermiş:
Çok zor da gömme işini pana verdiler. Şimti pen ne yapacağum, diye
Çok zor geliyor değil mi? Bunca sene ona baktınız...
Temel üzgün bir edayla cevapvermiş:
Çok zor da gömme işini pana verdiler. Şimti pen ne yapacağum, diye
Balık Avı
Balık Avı
Temel Kuzey Kutbuna gider. Buzda balik avlamak çok popüler olduğunu duyar, hemen kendine bir olta alır ve bulduğu ilk geniş buzlu alanda işe girişir. Tam buzu kırmaya çalısırken gümbür gümbür bir ses duyar:
-"Orada balık bulamazsin !".
Ne olduğunu anlamayarak etrafına bakınır, ama sesin nereden geldiğini çözemez. Biraz ileriye gidip tekrar buzu kırmaya çalışırken ayni ses yine duyulur:
-"Sana söyledim geri zekalı, orada balık bulamazsın
Temel Kuzey Kutbuna gider. Buzda balik avlamak çok popüler olduğunu duyar, hemen kendine bir olta alır ve bulduğu ilk geniş buzlu alanda işe girişir. Tam buzu kırmaya çalısırken gümbür gümbür bir ses duyar:
-"Orada balık bulamazsin !".
Ne olduğunu anlamayarak etrafına bakınır, ama sesin nereden geldiğini çözemez. Biraz ileriye gidip tekrar buzu kırmaya çalışırken ayni ses yine duyulur:
-"Sana söyledim geri zekalı, orada balık bulamazsın
Temel Amerikada
Burası Amerika
Temel Dallas'daki kuzeni Dursun'u görmeye gitmis. Dursun Temel'i havaalaninda karsilamis. Beraberce disari çikmislar. Temel bir bakmis 10 metre boyunda bir limuzin! "Uyyy, amma da büyük bu, da!"
Dursun hafifçe gülmüs.
-"Temelim burası Amerika! Bura da herbirsey büyük!"
Yola çikmislar, Dursun'un çiftliğinin kapisindan içeri girmisler. Git git bir türlü eve varmiyorlar. Temel saskinlik içinde:
-"Uyy, amma da büyük çiftlik daaa!"
Dursun gene hafifçe
Temel Dallas'daki kuzeni Dursun'u görmeye gitmis. Dursun Temel'i havaalaninda karsilamis. Beraberce disari çikmislar. Temel bir bakmis 10 metre boyunda bir limuzin! "Uyyy, amma da büyük bu, da!"
Dursun hafifçe gülmüs.
-"Temelim burası Amerika! Bura da herbirsey büyük!"
Yola çikmislar, Dursun'un çiftliğinin kapisindan içeri girmisler. Git git bir türlü eve varmiyorlar. Temel saskinlik içinde:
-"Uyy, amma da büyük çiftlik daaa!"
Dursun gene hafifçe
Mafya babası
Mafya babası
Mafya babasi haraclarini toplamasi icin yeni bir tetikci bulur. Sectigi
adam sagir ve dilsizdir. Cünkü baba, bu tetikci yakalanirsa polise fazla
bir sey anlatmasi mümkün olamaz, diye düsünür. Baba, bir gün ödemelerin
geciktigini fark eder ve tetikciyi odasina cagirir, bir de isaret dilini
bilen tercüman buldurur.
Tercüman isaretle sorar:
"Para nerede?" Sagir dilsiz isaretle yanit verir:
"Ne parasi? Benim paradan maradan haberim yok. Neden
Mafya babasi haraclarini toplamasi icin yeni bir tetikci bulur. Sectigi
adam sagir ve dilsizdir. Cünkü baba, bu tetikci yakalanirsa polise fazla
bir sey anlatmasi mümkün olamaz, diye düsünür. Baba, bir gün ödemelerin
geciktigini fark eder ve tetikciyi odasina cagirir, bir de isaret dilini
bilen tercüman buldurur.
Tercüman isaretle sorar:
"Para nerede?" Sagir dilsiz isaretle yanit verir:
"Ne parasi? Benim paradan maradan haberim yok. Neden
Kedi
Kedi
Adam, karısının kedisinden nefret etmektedir. Kadın evde yokken, arabaya attığı gibi uzak bir mahalleye bırakır hayvanı ve eve geri gelir. Bakar bizimki kanepenin üzerinde mışıl mışıl uyuyor.
Ertesi hafta daha uzağa bırakır. Geri gelir, bizimki gene kanepenin üzerinde. En sonunda alır hayvanı çok uzaklara gider. Akşam evde telefon çalar. Kadın telefonu açar, karşısında kocası.
"Alo? Necla kedi evde mi?"
"Evde."
"Versene şunu bana.
Adam, karısının kedisinden nefret etmektedir. Kadın evde yokken, arabaya attığı gibi uzak bir mahalleye bırakır hayvanı ve eve geri gelir. Bakar bizimki kanepenin üzerinde mışıl mışıl uyuyor.
Ertesi hafta daha uzağa bırakır. Geri gelir, bizimki gene kanepenin üzerinde. En sonunda alır hayvanı çok uzaklara gider. Akşam evde telefon çalar. Kadın telefonu açar, karşısında kocası.
"Alo? Necla kedi evde mi?"
"Evde."
"Versene şunu bana.
Lütfen bana iyilik yapmayın - Oğuz Aral
Oğuz Aral mizahi yazıları, mizahi yazılar, mizahsen.com
Lütfen bana iyilik yapmayın!
Tam soyunmuş yatmağa hazırlanıyordum ki kapım tekmelenmeye başladı. Oysa dünyanın parasını verip hoş çalışlı bir zil almıştım.
Suat, beni de itekleyip eve daldı. Önce bir koşu gardroba girip kapısını kapadı. Beğenmemiş olacak ki gidip kendini banyoya kilitledi, sonra da çıkıp karyolanın altına girdi.
Kapıyı arkadan sürgüle, zincirini tak!.. Hatta
Lütfen bana iyilik yapmayın!
Tam soyunmuş yatmağa hazırlanıyordum ki kapım tekmelenmeye başladı. Oysa dünyanın parasını verip hoş çalışlı bir zil almıştım.
Suat, beni de itekleyip eve daldı. Önce bir koşu gardroba girip kapısını kapadı. Beğenmemiş olacak ki gidip kendini banyoya kilitledi, sonra da çıkıp karyolanın altına girdi.
Kapıyı arkadan sürgüle, zincirini tak!.. Hatta
Ülkemin ve insanlarımın bana ihtiyacı var - Oğuz Aral
Oğuz aral'ın mizahi yazıları, Ülkemin ve insanlarımın bana ihtiyacı var mizah yazısı.
Ülkemin ve insanlarımın bana ihtiyacı var (Oğuz Aral)
Gazeteye gitmeden önce Şişli Adliyesi'ne uğradım. Savcı bey,
Ooo, nerelerdeydiniz? Kaç gündür uğramıyorsunuz, sizi bayağı merak ettik vallahi dedi.
Bu hava değişimleri yaşlıları sarsıyor savcı bey. 2-3 gün yatak döşek serilip yattım.
Bugün kime dava açacaksınız?
Bizim sokaktaki manav, sebze ve
Ülkemin ve insanlarımın bana ihtiyacı var (Oğuz Aral)
Gazeteye gitmeden önce Şişli Adliyesi'ne uğradım. Savcı bey,
Ooo, nerelerdeydiniz? Kaç gündür uğramıyorsunuz, sizi bayağı merak ettik vallahi dedi.
Bu hava değişimleri yaşlıları sarsıyor savcı bey. 2-3 gün yatak döşek serilip yattım.
Bugün kime dava açacaksınız?
Bizim sokaktaki manav, sebze ve
Bir zengin adam hikayesi - Oğuz Aral
Bir zengin adam hikayesi
Bir Sayısal Loto káğıdına baktım, bir de televizyonda çıkan numaralara... Sonra bir daha baktım. Televizyondaki numaraları büyük bir dikkatle káğıda yazdım. Kalkıp kendime bir kadeh rakı doldurdum. İki sakinleştirici hapla birlikte rakımı içtim. Sonra Loto káğıdıyla yazdığım numaraları tekrar karşılaştırdım. Ondan sonra evin içinde bağıra bağıra koşuşturmaya başladım. Ne dediğimi anlayamıyordum. Zaten anlaşılacak
Bir Sayısal Loto káğıdına baktım, bir de televizyonda çıkan numaralara... Sonra bir daha baktım. Televizyondaki numaraları büyük bir dikkatle káğıda yazdım. Kalkıp kendime bir kadeh rakı doldurdum. İki sakinleştirici hapla birlikte rakımı içtim. Sonra Loto káğıdıyla yazdığım numaraları tekrar karşılaştırdım. Ondan sonra evin içinde bağıra bağıra koşuşturmaya başladım. Ne dediğimi anlayamıyordum. Zaten anlaşılacak
Birlik ve beraberlik ruhu - Oğuz Aral
Mizahsen.COM - Oğuz aral mizahı yazıları, türkiyenin mizahsen sitesinde..
Birlik ve beraberlik ruhu
Geçenlerde Selim'le Yalçın çatkapı geldiler. Selim, Seni dışarı çıkarmaya geldik. Anladık, acın var ama tekkeyi bekleyen derviş gibi kendini eve tıkmana artık razı değiliz. Çık da biraz insan içine karış. Boğaz'da karşılıklı iki kadeh içmeyeli kaç yıl oldu haberin var mı? dedi. Yalçın,
Çiçek Pasajı'nda. diye düzeltti. Ben,
Yahu, şimdi
Birlik ve beraberlik ruhu
Geçenlerde Selim'le Yalçın çatkapı geldiler. Selim, Seni dışarı çıkarmaya geldik. Anladık, acın var ama tekkeyi bekleyen derviş gibi kendini eve tıkmana artık razı değiliz. Çık da biraz insan içine karış. Boğaz'da karşılıklı iki kadeh içmeyeli kaç yıl oldu haberin var mı? dedi. Yalçın,
Çiçek Pasajı'nda. diye düzeltti. Ben,
Yahu, şimdi
Temel ve Maymun
Temel fıkraları, en komik fıkralar türkiyenin mizahsen güldürü sitesinde.
Temel ve Maymun
Nasa uzay üssünde yeni bir deneme yapılıyormuş. Gönüllü başvuranlar arasından Temel, astronot adayı olarak seçilmiş. Ön elemede oldukça sıkı testleri geçen Temel; 3 aylik ikinci bir eğitim ile iyi bir astronot olabilmiş. Beklenen an gelmiş ve Temel bir maymunla birlikte uzay mekiğine binerek havalanmış. Atmosfer aşıldıktan sonra Temel'in ilk işi; kendisine
Temel ve Maymun
Nasa uzay üssünde yeni bir deneme yapılıyormuş. Gönüllü başvuranlar arasından Temel, astronot adayı olarak seçilmiş. Ön elemede oldukça sıkı testleri geçen Temel; 3 aylik ikinci bir eğitim ile iyi bir astronot olabilmiş. Beklenen an gelmiş ve Temel bir maymunla birlikte uzay mekiğine binerek havalanmış. Atmosfer aşıldıktan sonra Temel'in ilk işi; kendisine
Türkiye’nin en komik fıkraları
Türkiye’ nin en komik fıkraları
Gülmeye hazır mısınız? Türkiye’ nin en komik fıkralar ını bulabileceğiniz bu adreste fıkra okuyarak eğlenebilir, fıkra gönderebilir, yorum ekleyerek sizde sitedeki ziyaretçileri güldürebilirsiniz. Ziyaretçilerin oylarıyla belirlenen ve en çok okunan fıkralar listesinden seçilmiş fıkraları da okuyabilirsiniz. Yazımızın devamında yer alan ve komik fıkralar sitesinden aldığımız fıkranın sizi
Kayserili fıkrası
Bu da bir Kayserili fıkrası..
Kayserili
Oğlu, Kayseriliden para istedi:
- "Baba 500 bin lira verir misin?" Kayserili :
- "400 bin mi? Naapcan lan 300 bini. 200 bin neyine yetmiyor. Al sana 100 bin yeter." der ve çıkartıp 50 bin lira verir.
Bunun üzerine oğlu pişkin pişkin güler:
- "Baba bana zaten 50 bin lira lazımdı." Kayserili :
- "Bak kerataya, sahte para vermesem kazıklayacaktı
Kayserili
Oğlu, Kayseriliden para istedi:
- "Baba 500 bin lira verir misin?" Kayserili :
- "400 bin mi? Naapcan lan 300 bini. 200 bin neyine yetmiyor. Al sana 100 bin yeter." der ve çıkartıp 50 bin lira verir.
Bunun üzerine oğlu pişkin pişkin güler:
- "Baba bana zaten 50 bin lira lazımdı." Kayserili :
- "Bak kerataya, sahte para vermesem kazıklayacaktı
Kuyumcu ile köylü
KUYUMCU İLE KÖYLÜ
İstanbul’un taşı toprağı altındır diyerek memleketinden kalkıp gelen bir köylü, kuyumcu dükkanının vitrinini hayran hayran inceliyormuş. Kuyumcu köylünün kıyafetinden dolayı birazda aşağılayarak: "Ne bakıyorsun öyle hemşerim?" demiş. "Hiç... Sizin dükkanda ne sattığınızı merak ettim." Adam alay edercesine cevap verir: "Biz eşek kafası satıyoruz."
Adam: "Allah versin... İşleriniz iyi gidiyora benziyor."
Kuyumcu: "Nereden
İstanbul’un taşı toprağı altındır diyerek memleketinden kalkıp gelen bir köylü, kuyumcu dükkanının vitrinini hayran hayran inceliyormuş. Kuyumcu köylünün kıyafetinden dolayı birazda aşağılayarak: "Ne bakıyorsun öyle hemşerim?" demiş. "Hiç... Sizin dükkanda ne sattığınızı merak ettim." Adam alay edercesine cevap verir: "Biz eşek kafası satıyoruz."
Adam: "Allah versin... İşleriniz iyi gidiyora benziyor."
Kuyumcu: "Nereden
Mehmet bey ile komşusu
Mehmet bey ile komşusu
Mehmet Bey köpeğinin tasmasından tutmuş yolda giderken, hoşlanmadığı bir komşusuyla karşılaştı. Komşu sordu:
- Bu eşekle nereye gidiyorsun?
- Yahu bu köpek be, diye tersledi Mehmet Bey. Köpekle eşeği birbirinden ayıramıyor musun?
Komşu aldırışsız:
- Ben köpekle konuşuyorum. Sen ne diye söze
Mehmet Bey köpeğinin tasmasından tutmuş yolda giderken, hoşlanmadığı bir komşusuyla karşılaştı. Komşu sordu:
- Bu eşekle nereye gidiyorsun?
- Yahu bu köpek be, diye tersledi Mehmet Bey. Köpekle eşeği birbirinden ayıramıyor musun?
Komşu aldırışsız:
- Ben köpekle konuşuyorum. Sen ne diye söze
Temel yardım istiyor
Temel fıkraları
Yardım
Temel ıssız dağlarda gezerken ayağı kayar ve bir uçurumdan asağı düşerken, yamaçtan dışarı doğru büyümüş bir ağaca zorlukla tutunur.Tek eli ile asılı vaziyette başlar bağırmaya "KİMSE YOK MİDUUUURKİMSE YOK MİDUUUUR!"yakınlarda sesini duyacak kimse yoktur. Temel saatlerce aynı pozisyonda bağırmaya devam eder."KIMSE YOK MIDUUUUR ! KIMSE YOK MIDUUUUR!"Aslen keyfine düşkün olan bu kulunun zor durumunu ve feryatlarını duyan
Yardım
Temel ıssız dağlarda gezerken ayağı kayar ve bir uçurumdan asağı düşerken, yamaçtan dışarı doğru büyümüş bir ağaca zorlukla tutunur.Tek eli ile asılı vaziyette başlar bağırmaya "KİMSE YOK MİDUUUURKİMSE YOK MİDUUUUR!"yakınlarda sesini duyacak kimse yoktur. Temel saatlerce aynı pozisyonda bağırmaya devam eder."KIMSE YOK MIDUUUUR ! KIMSE YOK MIDUUUUR!"Aslen keyfine düşkün olan bu kulunun zor durumunu ve feryatlarını duyan
Temel'e Mercedes Lazım
Temel'e Mercedes Lazım
Bizim Temel ile Cemal bir gun luks bir otelin lobisinde harika bir hatun gorurler.Temel der ki, 'Ula Cemal, gidip bi bakayim, bu kadindan is cikar mi?'
Temel yaklasir kadina, sorar :
- 'Benimle bi yemek yemek ister misiniz ?'
- 'Bahse girerim su kapidaki Mercedes sizin degil'
- 'Degildir'
- 'Soyle iyi durumda bir banka hesabiniz da yoktur sanirim'
- 'Yoktur'
- 'Karadeniz kiyilarinda soyle iki katli bir ciftlik eviniz de yoktur heralde'
- 'Yoktur'
Bizim Temel ile Cemal bir gun luks bir otelin lobisinde harika bir hatun gorurler.Temel der ki, 'Ula Cemal, gidip bi bakayim, bu kadindan is cikar mi?'
Temel yaklasir kadina, sorar :
- 'Benimle bi yemek yemek ister misiniz ?'
- 'Bahse girerim su kapidaki Mercedes sizin degil'
- 'Degildir'
- 'Soyle iyi durumda bir banka hesabiniz da yoktur sanirim'
- 'Yoktur'
- 'Karadeniz kiyilarinda soyle iki katli bir ciftlik eviniz de yoktur heralde'
- 'Yoktur'
Deniz Feneri
Deniz Feneri
Bir savaş gemisi karanlık ve sisli bir gecede yol alıyormuş. Derken kaptan köşkündeki komutan tam karşıda ve uzakta üzerlerine doğru gelen bir ışık fark etmiş. Hemen karsı tarafa sinyal göndererek şu mesajı geçmiş.
-"Derhal rotanızı 30 derece doğuya çeviriniz" Karşıdan anında cevap gelmiş:
-"Sen rotanı 30 derece batıya çevir!" Komutan şaşırmış, biraz da sinirlenmiş, mesajı tekrarlamış:
-"Rotanı derhal 30 derece doğuya çevir,
Bir savaş gemisi karanlık ve sisli bir gecede yol alıyormuş. Derken kaptan köşkündeki komutan tam karşıda ve uzakta üzerlerine doğru gelen bir ışık fark etmiş. Hemen karsı tarafa sinyal göndererek şu mesajı geçmiş.
-"Derhal rotanızı 30 derece doğuya çeviriniz" Karşıdan anında cevap gelmiş:
-"Sen rotanı 30 derece batıya çevir!" Komutan şaşırmış, biraz da sinirlenmiş, mesajı tekrarlamış:
-"Rotanı derhal 30 derece doğuya çevir,
Er olan sözünden dönmez - Nasreddin hoca
Er olan sözünden dönmez
Nasreddin Hoca'ya merhumları sormuşlar...
Hocam siz kaç yaşındasınız.
Nasreddin Hoca'da: 40 yaşın dayım der.
3 yıl sonra yine sormuşlar Hocam siz kaç yaşındasınız.
Hoca cevap verrir: 40...
merhumlar şaşırmış. Hocam sen bundan 3 yıl öncede 40 yaşındayım dedin nasıl olur bu?
ER OLAN SÖZÜNDEN DÖNMEZ.
10 yıl sonrada 40 80 yıl sonrada 40 yaşındayım
Nasreddin Hoca'ya merhumları sormuşlar...
Hocam siz kaç yaşındasınız.
Nasreddin Hoca'da: 40 yaşın dayım der.
3 yıl sonra yine sormuşlar Hocam siz kaç yaşındasınız.
Hoca cevap verrir: 40...
merhumlar şaşırmış. Hocam sen bundan 3 yıl öncede 40 yaşındayım dedin nasıl olur bu?
ER OLAN SÖZÜNDEN DÖNMEZ.
10 yıl sonrada 40 80 yıl sonrada 40 yaşındayım
Temel Pariste
Temel Pariste (THP FIKRASI)
Temel iş için Paris'e gidiyor. İşlerini bitirip akşam uçagı
ile dönmek istiyor. Ama aksilik işte kaçırıyor uçağı.
Mecburen lüks bir otelin yolunu tutuyor. 150 Euro geceliği
olan odada sabahlıyor.
Sabah erkenden resepsiyona uğrayıp çıkışını yapacak.
Bir bakıyor fatura 400 Euro olmuş.
- Ne bu şimdi? diye soruyor.
- Efendim servis ücretleri 100 Euro TKP ve 150 Euro HKP
toplam 250 Euro, artı 150 Euro oda
Fıkra
Fıkra : Belli bir amacı, savunulan bir düşünceyi ele alan ve bunu en kısa yoldan anlatan, mizah ve hiciv unsurlarını da içinde barındıran sözlü ya da yazılı hikâyelerdir.
Bu özlü hikâyeler tek başına olabildiği gibi, sözün gelişine uygun her hangi bir yazı içinde de düşünceyi daha çekici hâlde ifade etmek amacıyla kullanılır.
Bir yazarın günlük olaylara ya da ülke ve toplum sorunlarına ait her hangi bir konu üzerinde kişisel görüş ve
Bu özlü hikâyeler tek başına olabildiği gibi, sözün gelişine uygun her hangi bir yazı içinde de düşünceyi daha çekici hâlde ifade etmek amacıyla kullanılır.
Bir yazarın günlük olaylara ya da ülke ve toplum sorunlarına ait her hangi bir konu üzerinde kişisel görüş ve
Benim inşallah
Benim inşallah
nasrettin hoca birgün camın önünde havaya bakıp hanımına yarın hava iyi olursa tarlaya gidip tarlayı süreceğini kötü olursada evde kalıp evi boyayacağını söylemiş.bunun üzerine hanımı hocaya;
bey;deki inşallah
hoca hanıma;
ya inşallahı maşallahımı var demiş
iyi olursa tarlaya kötü olursa boyaya.
sabah olmuş hava çok güzel hoca tarlanın yolunu tutmuş.derken karşıdan gelen bir jandarma ekibi görmüş.jandarma hocaya yaklaşıp bi
nasrettin hoca birgün camın önünde havaya bakıp hanımına yarın hava iyi olursa tarlaya gidip tarlayı süreceğini kötü olursada evde kalıp evi boyayacağını söylemiş.bunun üzerine hanımı hocaya;
bey;deki inşallah
hoca hanıma;
ya inşallahı maşallahımı var demiş
iyi olursa tarlaya kötü olursa boyaya.
sabah olmuş hava çok güzel hoca tarlanın yolunu tutmuş.derken karşıdan gelen bir jandarma ekibi görmüş.jandarma hocaya yaklaşıp bi
Kazan doğurdu fıkrası
Doğuran Kazan
Nasreddin hoca, komşusundan ödünç bir kazan alır kazanı verirken içine bir kazan yerleştirir .Komşusu sorar:
-bu ne
-senin kazan doğurdu der hoca da
komşu çok sevinir
ardan bir kaç gün geçer .Hoca yine komşusuna gider
1 2 gün kullanmak için kazanı ister
komşusu
- Hay hay baş üstüne der kazanı sevinerek hocaya verir.
Aradan oldukça uzun bir zaman geçer.
komşu kazanı geri gelmeyince çediklerini giyer
Hocanın evine
Nasreddin hoca, komşusundan ödünç bir kazan alır kazanı verirken içine bir kazan yerleştirir .Komşusu sorar:
-bu ne
-senin kazan doğurdu der hoca da
komşu çok sevinir
ardan bir kaç gün geçer .Hoca yine komşusuna gider
1 2 gün kullanmak için kazanı ister
komşusu
- Hay hay baş üstüne der kazanı sevinerek hocaya verir.
Aradan oldukça uzun bir zaman geçer.
komşu kazanı geri gelmeyince çediklerini giyer
Hocanın evine
Acemi bülbül
Acemi bülbül
Hocanın canı meyve ister dalar birinin bahçesine. Ağaca çıkar ne bulursa atıştırır. Bahçenin sahibi gelir, "ne yapıyorsun benim ağacımda" der. Hoca ben bülbülüm der. Adam: "hadi ötte bir görelim". Hoca ağzını büzerek bir takım sesler çıkarır. Adam kahka atar: "hiç böyle bülbül olurmu" der. Hoca: "bülbülün acemisi böyle öter"
Hocanın canı meyve ister dalar birinin bahçesine. Ağaca çıkar ne bulursa atıştırır. Bahçenin sahibi gelir, "ne yapıyorsun benim ağacımda" der. Hoca ben bülbülüm der. Adam: "hadi ötte bir görelim". Hoca ağzını büzerek bir takım sesler çıkarır. Adam kahka atar: "hiç böyle bülbül olurmu" der. Hoca: "bülbülün acemisi böyle öter"
Baklava fıkrası
Hocanın Baklava fıkrası
Nasreddin Hoca çarşıda dolaşırken gevezenin biri:
- "Efendi, az önce nar gibi kızarmış bir tepsi baklava götürdüler," demiş.
Hoca aldırış etmeksizin ;
- "Bana ne ?" demiş.
- "Amma, baklava tepsisini sizin eve götürdüler" demiş geveze.
Hoca terslemiş adamı;
- "O zaman sana ne
Nasreddin Hoca çarşıda dolaşırken gevezenin biri:
- "Efendi, az önce nar gibi kızarmış bir tepsi baklava götürdüler," demiş.
Hoca aldırış etmeksizin ;
- "Bana ne ?" demiş.
- "Amma, baklava tepsisini sizin eve götürdüler" demiş geveze.
Hoca terslemiş adamı;
- "O zaman sana ne
Hiçlik Makamı
Hiçlik Makamı
Nasreddin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin?”
“Hiç” demiş Hoca, “hiç kimseyim.”
Dudak büküp önemsemediklerini... görünce, sormuş: “Sen kimsin?”
“Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara.
“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasreddin Hoca.
“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam...
“Daha sonra?..” diye üstelemiş Hoca.
“Vezir” demiş adam.
“Daha daha sonra ne olacaksın?”
“Bir ihtimal sadrazam
Nasreddin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin?”
“Hiç” demiş Hoca, “hiç kimseyim.”
Dudak büküp önemsemediklerini... görünce, sormuş: “Sen kimsin?”
“Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara.
“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasreddin Hoca.
“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam...
“Daha sonra?..” diye üstelemiş Hoca.
“Vezir” demiş adam.
“Daha daha sonra ne olacaksın?”
“Bir ihtimal sadrazam
31 Ocak 2012 Salı
Fikra
Fıkra : Belli bir amacı, savunulan bir düşünceyi ele alan ve bunu en kısa yoldan anlatan, mizah ve hiciv unsurlarını da içinde barındıran sözlü ya da yazılı hikâyelerdir.
Bu özlü hikâyeler tek başına olabildiği gibi, sözün gelişine uygun her hangi bir yazı içinde de düşünceyi daha çekici hâlde ifade etmek amacıyla kullanılır.
Bir yazarın günlük olaylara ya da ülke ve toplum sorunlarına ait her hangi bir konu üzerinde kişisel görüş ve düşüncelerini, akıcı bir dille anlatan düz yazılara Fıkra denir. (K.GARİPOĞLU, Kompozisyon Bilgileri, s.239)
Fıkraların başlıca özellikleri; hareketli, ilgi çekici olması, savunulan bir düşünceyi içine almasından başka bir devrin, bir insanın, belli bir zamanın ya da sınıfın özelliklerini, siyasî, sosyal vb. günlük her türlü olay ve sorunları canlandırmasıdır.
Türk edebiyatında fıkra, XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ilk gazetelerle (İlk özel gazete 1860 yılında yayın hayatına giren “Tercüman-ı Ahvâl” dir.) birlikte görüldü. Başlangıçta sadece siyasî ve sosyal konular etrafında yazılan fıkralar, zaman içinde sınırlarını genişletmiş, bugün sanattan spora, ekonomiden siyasete kadar toplumun günlük bütün sorunlarını kuşatmıştır.
Fıkralar:
(1) Gazete fıkraları,
(2) Küçük hikâye niteliğindeki nükteli ve güldürü fıkraları, olmak üzere iki türlüdür.
(1) Gazete fıkraları:
Genellikle, günlük gazetelerin belirli köşelerinde yayımlanan bu tür fıkralarda ortaya konan sorunlar kısa, yalın ve akıcı bir üslûpla anlatılır. Okuyucunun ilgisini sürekli olarak canlı tutabilmek için, fıkra yazarlarının konularında tekrarlara düşmemesi, kapsamlı bir kavrayış gücüne, derin bir kültür zenginliğine ve geçmişle günlük olayları kaynaştırabilme ustalığına sahip olması gerekir.
Basit, bazen sözü edilmeyen bir mekân, anlamlı bir düşünce, karakteri canlandıracak kısa ve hareketli bir konuşma, dikkati çeken bir olay, fıkralar için yeterli malzemedir. Bugün için artık, gazete fıkra yazarlarının, istatistikî bilgilere de yer vererek, bilimsel bir yöntemle çalıştıklarını görüyoruz.
Fıkra yazarken şu özelliklere dikkat etmek gerekir:
(1) Konu; okuyucunun duygu, düşünce ve zekâsını okşayan günlük olaylardan (= aktüaliteden) seçilmelidir.
(2) Yazının plânı hazırlanmalıdır.
(3) Gerekiyorsa, başkalarına ait deyişler saptanmalıdır.
(4) Anlatımın açık, fakat ustalıklı olmasına dikkat edilmelidir.
(5) Yazı, gereksiz yere uzatılmamalı; elden geldiğince kısa tutulmalıdır.
(K. GARİPOĞLU, Kompozisyon Bilgileri, s. 240)
(H.F. GÖZLER, Örnekleriyle Türkçe ve Edebiyat Bilgileri, s. 499)
(E. KANTEMİR, Yazılı ve Sözlü Anlatım, s. 546-549)
Makale ile gazete fıkra yazıları arasındaki en önemli fark:
Makale; daha uzun yazılır, kesin bir yargı ve kanıtlamaya gider. Buna karşılık, fıkra; kısa, etkili ve dokunaklı bir sonuca varmak amacını güder.
Gazete ve dergilerin fıkra yazarları; günlük olayları, özel bir görüşle inceleyip eleştirerek ya ciddî ya da güldürücü bir dille, sohbet biçiminde okuyucularına düşüncelerini aktarırlar.
Gazete ve dergi fıkralarında plân:
Fıkrada da tıpkı makaledeki gibi,
(a) Giriş : Davayı ortaya koyma,
(b) Gelişme: Konuyu açma ve çeşitli örneklerle açıklama,
(c) Sonuç : Olumlu ya da olumsuz bir sonuca bağlama bölümleri yer alır. Fıkra; kısa ve öz yazıldığından yargılamaya, ispatlamaya ve ayrıntılara girilmez.
Kısa, özlü, içinde derin anlamlar taşıyan bir fıkra yazabilmek ve bunu zevkle okutabilmek için yazarın, konuyu iyi kavrayıp ilginç noktaları gösterebilmesi, gereksiz sözlere yer vermemesi, duygu ve düşüncelerini inandırıcı, etkileyici ve akıcı bir dille anlatabilmesi gerekmektedir.
(2) Küçük hikâye niteliğindeki nükteli ve güldürü fıkralar:
Nasrettin Hoca, İncili Çavuş, Bekri Mustafa ve Bektaşî fıkraları bu türdendir. Tanınmış kişileri ya da hayvanları ele alıp, bir hikâye tarzında, kısa ve öz olarak, ince zekâ oyunları taşıyan nükteli bir dille, sohbet biçiminde, bir sonuca bağlanarak yazılan yazılardır, diyebiliriz.
Fıkraların konularını, o çevrenin dikkatini çeken, iz bırakan sorunlar, olaylar, hareketler, sözler ve kişilik özellikleri oluşturur. Bu tür fıkralar, önce ağızdan ağza dolaşır; sonra bazı yazarlar tarafından çeşitli münasebetlerle yazıya geçirilir. Ayrıca bunlar, gerçeğe dayandığı için, araştırmalarda kaynak olarak da kullanılır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)